Herkese merhabalar. Okulların kapandığı ve koskoca üç aylık tatilin başladığı şu dönemde, rehabilitasyon merkezlerinde çalışan biz öğretmenler için acıklı günler geldi sanabilirsiniz. Ancak biz bu yaz tatillerinin gelmesini farklı algılayan öğretmenler olarak kendimizi şanslı görüyor ve çocuklarımızla kesintisiz eğitimin tadını çıkarıyoruz. Kesintisiz eğitim olunca neler mi oluyor? Hadi madde madde sayayım size:
- Herhangi bir kesinti olmadığı için alışma günleri ya da ayları olmuyor. Böylece boşa giden bir süreç hiç olmuyor.
- Öğrenci unutmuyor, unutmadığı bilgilerin üzerine sürekli yenisini ekliyor.
- Uygulamaların yapıldığı süre uzadığı için edinilen beceriler de artıyor ve kalıcılık daha iyi sağlanmış oluyor.
- Her dönem okulda geçmiş olduğu için yaz ile ilgili, kış ile ilgili her konuda etkinlikler yapılabiliyor.
- Özbakım becerileri her bir mevsim için rahatlıkla çalışılabiliyor.
Daha onlarca sayabilirim ancak konumuz bu olmadığı için dönelim konumuza.
Bu kadar uzun uzun saydım, sürekli eğitimin yararları ve gerekliliği artık özel eğitimde tartışma konusu bile değil. Herkes hemfikir ve sürekli bir eğitimin içinde. Eğitim uygulama okullarına, kaynaştırmaya giden çocuklarımızın hayatlarının büyük bir bölümünü okula geçirdiğini düşünürsek yaz ayları büyük bir boşluk oluşan ve uyaranların azaldığı bir dönemdir. Bu dönemi en verimli şekilde geçirmek ise rehabilitasyon merkezleri rehberliğinde ailelerin sorumluluğu. Verimli geçirmek için ise aileler ne yapacaklarını bilmiyorlar. Benim ise en güzel önerim: gömülü öğretim ve oyun temelli öğretim.
Gömülü öğretim; hedeflerin, çocuklarımıza fark ettirmeden çalışıldığı, oyun içerisinde öğretimin yapıldığı süreçlerin tamamıdır. Örneğin bahçede ayrık otlarını toplama çalışırken el-göz koordinasyonu çalışmak, evcilik oynarken ev eşyalarını ayırt etme çalışmak, sohbet ederken iletişim sürdürme çalışmak gömülü öğretimdir.
Oyun temelli öğretim ise oyunu temel alan, oyun içerisinde öğretim oturumları sunan bir öğretim yöntemidir. Sıklıkla okul öncesi öğretmenleri kullanırlar ancak biz özel eğitim öğretmenleri de gömülü öğretim başlığı altında sık sık bu yöntemi kullanıyoruz. Bu öğretim yönteminde de çocuğumuzun öğretimi fark etmiyor olması önemli. Bu öğretim yönteminde, tek bir etkinlik içinde birden çok gelişim alanı desteklenir ve çocuklarımız eğlenerek farkında olmadan öğrenirler de.
Oyun temelli öğretimi (OTÖ'yü) herkes rahatlıkla kullanabilir çünkü oyun içerisinde hedefi gömdükten sonra sadece oyun oynamak ve oyun esnasında hedef becerinin edinimini sağlamak yeterlidir.
Biz özel eğitimde sıklıkla OTÖ'yü edindilen becerilerin genelleme ve kalıcılık basamaklarını çalışırken kullanıyoruz. Örneğin sağ-sol kavramlarını edindikten sonra kalıcılık oturumlarını oyun organize ederek alıyoruz. Buna dayanarak yaz tatili boyunca, okulda öğrenilen becerilerin evde oyunlarla desteklenmesi ve hatırlatılması oldukça kolay ve rahat olduğunu söyleyebilirim.
OTÖ'yü evde uygulamaya karar verdiniz. İşte size uygulama ipuçları:
- Bence evde ebeveynler, kardeşler ve akrabalar yeni beceriler öğretmek yerine var olan becerilerin kalıcılığını çalışmalıdırlar. Çünkü ev informal bir alan olduğu için bireylerin burada öğrenmeye açık olmasını beklemek doğru olmayacaktır. İlk hedefiniz, OTÖ ile çalışacağınız becerilerin önceden öğrenilen becerilerin kalıcılığını sağlamak olmalı.
- Oyunu çocuğunuz kursa da oyun aslında sizin belirlediğiniz sınırlarda gitmeli. Bu, "Oyunu yönetin, şekil verini, oyun esnasında çocuğunuza yönergeler yağdırın." demek değil. Çocuğunuz oyun oynuyor, unutmayın. Yapacağınız küçük dokunuşlarla çocuğunuzun istediğiniz hedefe gelmesini sağlayın.
- Çocuğunuz sizinle oyun oynamaya, evdeki kurallar çerçevesinde ayak uydurduktan sonra yavaş yavaş oyun başlatmalarını siz de yapabilirsiniz. Bir anda balkona bir leğen su ile dalmak gibi, yemek esnasında her kaşıktan sonra "Oh mis!" diyerek yansıma ses taklidi fırsatları sunmak gibi...
- İlerleyen dönemlerde, artık OTÖ'nün prensiplerini edindikten sonra yeni beceriler hedeflenebilir ancak ben evde yeni becerilerin sadece özbakım ve günlük yaşa becerilerinde öğretilmesi gerektiği taraftarıyım. Bu beceri alanlarında yeni yeni hedefler çalışabilirsiniz.
Nasıl uygulamalıyım sorusunun cevabı için ise sizlere yine minik minik önerilerim var:
- Tatil bitmiş olsa da çocuğunuzun hâlâ okulda olan öğretmeninin yanına uğrayın ve bu sene çocuğunuzun edindiği becerilerin bir listesini isteyin. Bu isteği aynı zamanda rehabilitasyon merkezinde öğretmeninden de isteyebilirsiniz.
- Bu listedeki becerileri haftalara bölün. Çocuğunuz, yaz tatili bitene dek edinilen her beceriyi bir hafta oyun esnasında deneyimlemiş olsun.
- Oyunları bir hafta önceden planlayın. Zaten ilerleyen dönemlerde o haftaki amacınızı bildikten sonra çocuğunuzun halihazırda oynadığı oyunlara bu oyunları gömebildiğinizi fark edeceksiniz.
- Oyunlarınıza katılma ihtimali olan kişilerle önceden bu konuyu konuşun ve bu kişileri süreçten haberdar edin. Bir anda bütün organizasyonunuz boşa gidebilir.
- Oyun oynadığınızı unutmayın ve aksiliklerde sinirlendiğinizi, kızgınlık duyduğunuzu fark ettiğiniz anda oyundan çıkın ve çocuğunuzun oyununa müdahale etmeyin. En önemli uyarım bu olabilir.
- Her ortamda oyuna becerileri gömebileceğinizi unutmayın. Aman tatile giidyoruz diyerek bütün bir hafta çocuğunuzun yalnız kalmasına göz yummayın, tatillerde dahi bol bol birlikte oyun oynayın, göreceksiniz tatil daha keyiflik geçecek.
- Sık sık özbakım fırsatları sunun. Bunları el yıkama, tişört değiştirme, yemek yeme bile olabilir. Bu yaz, çocuğunuz bir miktar bağımsızlaşsın, ne dersiniz?
Umarım sizler için yazınızı şekillendirecek değerli bir yazı olmuştur. Uygulama konusunda yardıma ihtiyacı olan herkes ekranın en üstündeki iletişim bilgilerinden bana kolaylıkla ulaşabilirler.
Haftaya görüşmek üzere, sevgiler.
Herkese merhabalar. Okulların kapandığı ve koskoca üç aylık tatilin başladığı şu dönemde, rehabilitasyon merkezlerinde çalışan biz öğretmenler için acıklı günler geldi sanabilirsiniz. Ancak biz bu yaz tatillerinin gelmesini farklı algılayan öğretmenler olarak kendimizi şanslı görüyor ve çocuklarımızla kesintisiz eğitimin tadını çıkarıyoruz. Kesintisiz eğitim olunca neler mi oluyor? Hadi madde madde sayayım size:
- Herhangi bir kesinti olmadığı için alışma günleri ya da ayları olmuyor. Böylece boşa giden bir süreç hiç olmuyor.
- Öğrenci unutmuyor, unutmadığı bilgilerin üzerine sürekli yenisini ekliyor.
- Uygulamaların yapıldığı süre uzadığı için edinilen beceriler de artıyor ve kalıcılık daha iyi sağlanmış oluyor.
- Her dönem okulda geçmiş olduğu için yaz ile ilgili, kış ile ilgili her konuda etkinlikler yapılabiliyor.
- Özbakım becerileri her bir mevsim için rahatlıkla çalışılabiliyor.
Daha onlarca sayabilirim ancak konumuz bu olmadığı için dönelim konumuza.
Bu kadar uzun uzun saydım, sürekli eğitimin yararları ve gerekliliği artık özel eğitimde tartışma konusu bile değil. Herkes hemfikir ve sürekli bir eğitimin içinde. Eğitim uygulama okullarına, kaynaştırmaya giden çocuklarımızın hayatlarının büyük bir bölümünü okula geçirdiğini düşünürsek yaz ayları büyük bir boşluk oluşan ve uyaranların azaldığı bir dönemdir. Bu dönemi en verimli şekilde geçirmek ise rehabilitasyon merkezleri rehberliğinde ailelerin sorumluluğu. Verimli geçirmek için ise aileler ne yapacaklarını bilmiyorlar. Benim ise en güzel önerim: gömülü öğretim ve oyun temelli öğretim.
Gömülü öğretim; hedeflerin, çocuklarımıza fark ettirmeden çalışıldığı, oyun içerisinde öğretimin yapıldığı süreçlerin tamamıdır. Örneğin bahçede ayrık otlarını toplama çalışırken el-göz koordinasyonu çalışmak, evcilik oynarken ev eşyalarını ayırt etme çalışmak, sohbet ederken iletişim sürdürme çalışmak gömülü öğretimdir.
Oyun temelli öğretim ise oyunu temel alan, oyun içerisinde öğretim oturumları sunan bir öğretim yöntemidir. Sıklıkla okul öncesi öğretmenleri kullanırlar ancak biz özel eğitim öğretmenleri de gömülü öğretim başlığı altında sık sık bu yöntemi kullanıyoruz. Bu öğretim yönteminde de çocuğumuzun öğretimi fark etmiyor olması önemli. Bu öğretim yönteminde, tek bir etkinlik içinde birden çok gelişim alanı desteklenir ve çocuklarımız eğlenerek farkında olmadan öğrenirler de.
Oyun temelli öğretimi (OTÖ'yü) herkes rahatlıkla kullanabilir çünkü oyun içerisinde hedefi gömdükten sonra sadece oyun oynamak ve oyun esnasında hedef becerinin edinimini sağlamak yeterlidir.
Biz özel eğitimde sıklıkla OTÖ'yü edindilen becerilerin genelleme ve kalıcılık basamaklarını çalışırken kullanıyoruz. Örneğin sağ-sol kavramlarını edindikten sonra kalıcılık oturumlarını oyun organize ederek alıyoruz. Buna dayanarak yaz tatili boyunca, okulda öğrenilen becerilerin evde oyunlarla desteklenmesi ve hatırlatılması oldukça kolay ve rahat olduğunu söyleyebilirim.
OTÖ'yü evde uygulamaya karar verdiniz. İşte size uygulama ipuçları:
- Bence evde ebeveynler, kardeşler ve akrabalar yeni beceriler öğretmek yerine var olan becerilerin kalıcılığını çalışmalıdırlar. Çünkü ev informal bir alan olduğu için bireylerin burada öğrenmeye açık olmasını beklemek doğru olmayacaktır. İlk hedefiniz, OTÖ ile çalışacağınız becerilerin önceden öğrenilen becerilerin kalıcılığını sağlamak olmalı.
- Oyunu çocuğunuz kursa da oyun aslında sizin belirlediğiniz sınırlarda gitmeli. Bu, "Oyunu yönetin, şekil verini, oyun esnasında çocuğunuza yönergeler yağdırın." demek değil. Çocuğunuz oyun oynuyor, unutmayın. Yapacağınız küçük dokunuşlarla çocuğunuzun istediğiniz hedefe gelmesini sağlayın.
- Çocuğunuz sizinle oyun oynamaya, evdeki kurallar çerçevesinde ayak uydurduktan sonra yavaş yavaş oyun başlatmalarını siz de yapabilirsiniz. Bir anda balkona bir leğen su ile dalmak gibi, yemek esnasında her kaşıktan sonra "Oh mis!" diyerek yansıma ses taklidi fırsatları sunmak gibi...
- İlerleyen dönemlerde, artık OTÖ'nün prensiplerini edindikten sonra yeni beceriler hedeflenebilir ancak ben evde yeni becerilerin sadece özbakım ve günlük yaşa becerilerinde öğretilmesi gerektiği taraftarıyım. Bu beceri alanlarında yeni yeni hedefler çalışabilirsiniz.
Nasıl uygulamalıyım sorusunun cevabı için ise sizlere yine minik minik önerilerim var:
- Tatil bitmiş olsa da çocuğunuzun hâlâ okulda olan öğretmeninin yanına uğrayın ve bu sene çocuğunuzun edindiği becerilerin bir listesini isteyin. Bu isteği aynı zamanda rehabilitasyon merkezinde öğretmeninden de isteyebilirsiniz.
- Bu listedeki becerileri haftalara bölün. Çocuğunuz, yaz tatili bitene dek edinilen her beceriyi bir hafta oyun esnasında deneyimlemiş olsun.
- Oyunları bir hafta önceden planlayın. Zaten ilerleyen dönemlerde o haftaki amacınızı bildikten sonra çocuğunuzun halihazırda oynadığı oyunlara bu oyunları gömebildiğinizi fark edeceksiniz.
- Oyunlarınıza katılma ihtimali olan kişilerle önceden bu konuyu konuşun ve bu kişileri süreçten haberdar edin. Bir anda bütün organizasyonunuz boşa gidebilir.
- Oyun oynadığınızı unutmayın ve aksiliklerde sinirlendiğinizi, kızgınlık duyduğunuzu fark ettiğiniz anda oyundan çıkın ve çocuğunuzun oyununa müdahale etmeyin. En önemli uyarım bu olabilir.
- Her ortamda oyuna becerileri gömebileceğinizi unutmayın. Aman tatile giidyoruz diyerek bütün bir hafta çocuğunuzun yalnız kalmasına göz yummayın, tatillerde dahi bol bol birlikte oyun oynayın, göreceksiniz tatil daha keyiflik geçecek.
- Sık sık özbakım fırsatları sunun. Bunları el yıkama, tişört değiştirme, yemek yeme bile olabilir. Bu yaz, çocuğunuz bir miktar bağımsızlaşsın, ne dersiniz?
Umarım sizler için yazınızı şekillendirecek değerli bir yazı olmuştur. Uygulama konusunda yardıma ihtiyacı olan herkes ekranın en üstündeki iletişim bilgilerinden bana kolaylıkla ulaşabilirler.
Haftaya görüşmek üzere, sevgiler.
Herkese merhabalar. Okulların kapandığı ve koskoca üç aylık tatilin başladığı şu dönemde, rehabilitasyon merkezlerinde çalışan biz öğretmenler için acıklı günler geldi sanabilirsiniz. Ancak biz bu yaz tatillerinin gelmesini farklı algılayan öğretmenler olarak kendimizi şanslı görüyor ve çocuklarımızla kesintisiz eğitimin tadını çıkarıyoruz. Kesintisiz eğitim olunca neler mi oluyor? Hadi madde madde sayayım size:
- Herhangi bir kesinti olmadığı için alışma günleri ya da ayları olmuyor. Böylece boşa giden bir süreç hiç olmuyor.
- Öğrenci unutmuyor, unutmadığı bilgilerin üzerine sürekli yenisini ekliyor.
- Uygulamaların yapıldığı süre uzadığı için edinilen beceriler de artıyor ve kalıcılık daha iyi sağlanmış oluyor.
- Her dönem okulda geçmiş olduğu için yaz ile ilgili, kış ile ilgili her konuda etkinlikler yapılabiliyor.
- Özbakım becerileri her bir mevsim için rahatlıkla çalışılabiliyor.
Daha onlarca sayabilirim ancak konumuz bu olmadığı için dönelim konumuza.
Bu kadar uzun uzun saydım, sürekli eğitimin yararları ve gerekliliği artık özel eğitimde tartışma konusu bile değil. Herkes hemfikir ve sürekli bir eğitimin içinde. Eğitim uygulama okullarına, kaynaştırmaya giden çocuklarımızın hayatlarının büyük bir bölümünü okula geçirdiğini düşünürsek yaz ayları büyük bir boşluk oluşan ve uyaranların azaldığı bir dönemdir. Bu dönemi en verimli şekilde geçirmek ise rehabilitasyon merkezleri rehberliğinde ailelerin sorumluluğu. Verimli geçirmek için ise aileler ne yapacaklarını bilmiyorlar. Benim ise en güzel önerim: gömülü öğretim ve oyun temelli öğretim.
Gömülü öğretim; hedeflerin, çocuklarımıza fark ettirmeden çalışıldığı, oyun içerisinde öğretimin yapıldığı süreçlerin tamamıdır. Örneğin bahçede ayrık otlarını toplama çalışırken el-göz koordinasyonu çalışmak, evcilik oynarken ev eşyalarını ayırt etme çalışmak, sohbet ederken iletişim sürdürme çalışmak gömülü öğretimdir.
Oyun temelli öğretim ise oyunu temel alan, oyun içerisinde öğretim oturumları sunan bir öğretim yöntemidir. Sıklıkla okul öncesi öğretmenleri kullanırlar ancak biz özel eğitim öğretmenleri de gömülü öğretim başlığı altında sık sık bu yöntemi kullanıyoruz. Bu öğretim yönteminde de çocuğumuzun öğretimi fark etmiyor olması önemli. Bu öğretim yönteminde, tek bir etkinlik içinde birden çok gelişim alanı desteklenir ve çocuklarımız eğlenerek farkında olmadan öğrenirler de.
Oyun temelli öğretimi (OTÖ'yü) herkes rahatlıkla kullanabilir çünkü oyun içerisinde hedefi gömdükten sonra sadece oyun oynamak ve oyun esnasında hedef becerinin edinimini sağlamak yeterlidir.
Biz özel eğitimde sıklıkla OTÖ'yü edindilen becerilerin genelleme ve kalıcılık basamaklarını çalışırken kullanıyoruz. Örneğin sağ-sol kavramlarını edindikten sonra kalıcılık oturumlarını oyun organize ederek alıyoruz. Buna dayanarak yaz tatili boyunca, okulda öğrenilen becerilerin evde oyunlarla desteklenmesi ve hatırlatılması oldukça kolay ve rahat olduğunu söyleyebilirim.
OTÖ'yü evde uygulamaya karar verdiniz. İşte size uygulama ipuçları:
- Bence evde ebeveynler, kardeşler ve akrabalar yeni beceriler öğretmek yerine var olan becerilerin kalıcılığını çalışmalıdırlar. Çünkü ev informal bir alan olduğu için bireylerin burada öğrenmeye açık olmasını beklemek doğru olmayacaktır. İlk hedefiniz, OTÖ ile çalışacağınız becerilerin önceden öğrenilen becerilerin kalıcılığını sağlamak olmalı.
- Oyunu çocuğunuz kursa da oyun aslında sizin belirlediğiniz sınırlarda gitmeli. Bu, "Oyunu yönetin, şekil verini, oyun esnasında çocuğunuza yönergeler yağdırın." demek değil. Çocuğunuz oyun oynuyor, unutmayın. Yapacağınız küçük dokunuşlarla çocuğunuzun istediğiniz hedefe gelmesini sağlayın.
- Çocuğunuz sizinle oyun oynamaya, evdeki kurallar çerçevesinde ayak uydurduktan sonra yavaş yavaş oyun başlatmalarını siz de yapabilirsiniz. Bir anda balkona bir leğen su ile dalmak gibi, yemek esnasında her kaşıktan sonra "Oh mis!" diyerek yansıma ses taklidi fırsatları sunmak gibi...
- İlerleyen dönemlerde, artık OTÖ'nün prensiplerini edindikten sonra yeni beceriler hedeflenebilir ancak ben evde yeni becerilerin sadece özbakım ve günlük yaşa becerilerinde öğretilmesi gerektiği taraftarıyım. Bu beceri alanlarında yeni yeni hedefler çalışabilirsiniz.
Nasıl uygulamalıyım sorusunun cevabı için ise sizlere yine minik minik önerilerim var:
- Tatil bitmiş olsa da çocuğunuzun hâlâ okulda olan öğretmeninin yanına uğrayın ve bu sene çocuğunuzun edindiği becerilerin bir listesini isteyin. Bu isteği aynı zamanda rehabilitasyon merkezinde öğretmeninden de isteyebilirsiniz.
- Bu listedeki becerileri haftalara bölün. Çocuğunuz, yaz tatili bitene dek edinilen her beceriyi bir hafta oyun esnasında deneyimlemiş olsun.
- Oyunları bir hafta önceden planlayın. Zaten ilerleyen dönemlerde o haftaki amacınızı bildikten sonra çocuğunuzun halihazırda oynadığı oyunlara bu oyunları gömebildiğinizi fark edeceksiniz.
- Oyunlarınıza katılma ihtimali olan kişilerle önceden bu konuyu konuşun ve bu kişileri süreçten haberdar edin. Bir anda bütün organizasyonunuz boşa gidebilir.
- Oyun oynadığınızı unutmayın ve aksiliklerde sinirlendiğinizi, kızgınlık duyduğunuzu fark ettiğiniz anda oyundan çıkın ve çocuğunuzun oyununa müdahale etmeyin. En önemli uyarım bu olabilir.
- Her ortamda oyuna becerileri gömebileceğinizi unutmayın. Aman tatile giidyoruz diyerek bütün bir hafta çocuğunuzun yalnız kalmasına göz yummayın, tatillerde dahi bol bol birlikte oyun oynayın, göreceksiniz tatil daha keyiflik geçecek.
- Sık sık özbakım fırsatları sunun. Bunları el yıkama, tişört değiştirme, yemek yeme bile olabilir. Bu yaz, çocuğunuz bir miktar bağımsızlaşsın, ne dersiniz?
Umarım sizler için yazınızı şekillendirecek değerli bir yazı olmuştur. Uygulama konusunda yardıma ihtiyacı olan herkes ekranın en üstündeki iletişim bilgilerinden bana kolaylıkla ulaşabilirler.
Haftaya görüşmek üzere, sevgiler.
Yorumlar
Yorum Gönder