Ana içeriğe atla

Özel Eğitim Alanında Çalışan Öğretmenlerin Mesleki Gelişimleri

Güzel bir haftadan herkese merhabalar. Nisan ne kadar da güzel geldi dünyamıza değil mi? Hepimize neşe ve hareket getirdi. İyi ki geldi!
Bu haftaki konum birkaç yazımı birden atlayarak öne geçen bir konu. Geçtiğimiz pazartesi günü Otizm Farkındalık Günü olması sebebiyle Ankara Üniversitesi Engelliler Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin organize ettiği ve Prof. Dr. Elif Tekin İFTAR hocamızın sunumunu yaptığı bir seminer oldu. Özel eğitim alanında çalışan öğretmenlere bir ışık tuttu Elif Hoca. Hem de gözlerimizi alan bir ışık. O kadar önemli notlar aldım ki bu seminerde, hâlâ etkisinde olabilirim! Hem kendimi hem de okulumuzu sorguladığım değerli bir seminer oldu bence. O seminerden neler öğrendimse sizlerle paylaşmak istedim hemen.

Bilimsel Dayanaklı Uygulamalar

Bilimsel dayanaklı uygulamalar denilince aklınıza yapılan bilimsel çalışmalar gelmesin. Her bilimsel çalışma bilimsel dayanaklı değil. Bu uygulamaların üç aşaması var ve bilimsel çalışmalar bu aşamalara uygun olduğunda bilimsel dayanaklı olarak kabul ediliyor. En güçlü dayanak, klinik deneyim ve hastanın hangi yöntemi tercih ettiği; bu üç süreç.
Bizim okulumuzda da uyguladığımız ve "bilimsel dayanaklı" dediğimiz yöntem ve programların aslında sadece "bilimsel" olduğunu öğrendik. Bilimsel dayanaklı olması ise farklı bir durum. Bilimsel olup da bilimsel dayanaklı olmayan birçok uygulama var: Duyu bütünleme, tüm dil okuma öğretimi, kolaylaştırılmış iletişim, ses bütünleştirme eğitimi, beyin jimnastiği, DIR/Floortime... Bunlar bilimsel dayanakları yeterince gelişmemiş olan ancak popüler olan uygulamalar. Uygulanması tabi yanlış değil ancak "bilimsel dayanaklı" demek için erken. Bu cebimizde olması gereken bir bilgi.


Okullarda bilimsel dayanaklı uygulamaların uygulanması ne düzeyde?

  • Kanıtlanmamış ve sözde bilimsel uygulamalar tercih ediliyor.
  • Önce inanış sonra bilim geliyorsa "sözde bilim"dir. Sözde bilim uygulamaları oldukça fazla kullanılıyor.
  • Okul yönetimleri bilimsel dayanaklı uygulamaları teşvik etmiyor.
  • Öğretmenler ise durumdan haberdar değil!
Öğretmenlerin bilimsel dayanaklı uygulamaları kullanmama nedenleri nelerdir?
  • Öğretmenler bu uygulamaları kullanacak düzeyde eğitim almadıklarını düşünüyorlar.
  • Öğretmenler kaynaştırma eğitimine ilişkin yeterince bilgi almadıklarını düşünüyorlar.
  • Sınıf öğretmenleri kaynaştırma eğitimi destekliyorlar ancak bu konuda kaygılı ve endişeliler.
  • Çoğu ülkede sınıf öğretmenleri kaynaştırma hakkında bir ders almaktalar ancak bu dersler yeterli işlevsellikte değil. Bizim ülkemiz de bunlardan biri.
  • Öğretmenler makale okumamakta ve makale okumayı bilmemektedirler.
  • Öğretmenler herhangi bir bilimsel yayına üye değiller, takip etmiyorlar.
  • Öğretmenler bilimsel gelişmelerden haberdar değillerdir.
  • Öğretmenler seminer ve konferanslarda etkili olmayan yöntemlerin etkili gibi tanıtıldığı bilgiler almaktalar ve bunu fark etmemekteler.
  • Sınıf öğretmenleri, özel eğitim öğretmenlerinin temel becerilerini sergilemekte zorlanmaktadırlar. (Göz kontağını sağlama, dilini yapılandırma gibi.)
Bilimsel dayanaklı uygulamaların kullanılmamasının sonuçları nelerdir?
  • İşte burada en çarpıcı bilgi söz konusu. Bir öğretmen günde sadece yirmi dakika etkililiği kanıtlanmamış bir uygulamayı sınıfına taşırsa, bir öğrencinin eğitim öğretim hayatı boyunca 2 yılı boşa gitmiş oluyor! Bu çok çarpıcı bir tespit değil mi? Bizim çocuklarımızın vakti bu kadar değerliyken hem de!
  • Ülkenin para ve iş gücü harcaması tasarruflu olarak kullanılmamış oluyor.
  • Öğretmenler işe yaramayan uygulamalar sonrası başarısızlık hissi ile mesleki tatminden uzaklaşmaktalar.
Peki, öğretmenler kendilerini mesleki anlamda geliştirmek için neler yapmalılar?
Açıkçası bir hevesle dinlediğim seminer oldukça güzel geçse de bu konuda net ve birçok öneri alamadım. Seminer boyunca üstü kapalı öneriler geçidi oldu, orası ayrı! Ancak içerisinden çıkardığım önerileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
  • Öğretmenler seminerlere vs katılırken bu bilgilerin bilimsel dayanaklı olup olmamasını sorgulamalıdırlar. Sorgulamalarının sonucunda bu bilgileri kabul etmelidirler.
  • Araştırmaları öğretmenler takip etmelidirler. Dergiler, portallar bu konuda yardımcı olacaktır.
  • Hizmet içi eğitimlerden alınan yüzeysel bilgileri öğretmenler sorgulamalı ve derslerine nasıl adapte edebileceklerini meslek arkadaşlarıyla tartışarak bulmalılar ve uygulamalıdırlar.
  • ADS Toddler Initiative, ADEPT, AFIRM, AIM, LearningABA, START Project gibi yabancı programlar internet üzerinden mesleki gelişime yardımcı olabilmektedirler. Ülkemizde ise Tohum Otizm Vakfı'nın hazırladığı Tohum Otizm Vakfı Eğitim Portalı kullanılabilir.
  • Bu portallar sayesinde bilimsel dayanaklı uygulamalar takip edilebilir ve öğrenilebilir.
  • Yapılan çalışmalar; seminer, hizmet içi eğitim, konferans gibi uygulamalardansa bu gibi uygulamaların daha geçerli olduğunu göstermiştir.

Yani temel olarak öğretmen ne kadar iyiyse çocuk ve aile de o kadar iyidir. Bu nedenle okulumuzda biz, her seminere katılır ve bu bilgileri okulumuzda uygulamaya başlarız. Uygulamaya geçmeyen bilgi ise makalelerde uyumaya mahkumdur, biz o bilgileri uyandırma hedefiyle hareket ediyoruz. Diğer bütün öğretmenlerin ve okulların da bu şekilde hareket etmesini temenni ediyoruz. Bu yazı da Elif Hoca başta olmak üzere bunu amaç edinen herkesi destekleyen bir temenni yazısı oldu bence.
Soru ve görüşlerinizi seve seve bekliyorum. Umarım hepimiz için yararlı bir yazı olmuştur. Haftaya görüşmek üzere.
Güzel bir haftadan herkese merhabalar. Nisan ne kadar da güzel geldi dünyamıza değil mi? Hepimize neşe ve hareket getirdi. İyi ki geldi!
Bu haftaki konum birkaç yazımı birden atlayarak öne geçen bir konu. Geçtiğimiz pazartesi günü Otizm Farkındalık Günü olması sebebiyle Ankara Üniversitesi Engelliler Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin organize ettiği ve Prof. Dr. Elif Tekin İFTAR hocamızın sunumunu yaptığı bir seminer oldu. Özel eğitim alanında çalışan öğretmenlere bir ışık tuttu Elif Hoca. Hem de gözlerimizi alan bir ışık. O kadar önemli notlar aldım ki bu seminerde, hâlâ etkisinde olabilirim! Hem kendimi hem de okulumuzu sorguladığım değerli bir seminer oldu bence. O seminerden neler öğrendimse sizlerle paylaşmak istedim hemen.

Bilimsel Dayanaklı Uygulamalar

Bilimsel dayanaklı uygulamalar denilince aklınıza yapılan bilimsel çalışmalar gelmesin. Her bilimsel çalışma bilimsel dayanaklı değil. Bu uygulamaların üç aşaması var ve bilimsel çalışmalar bu aşamalara uygun olduğunda bilimsel dayanaklı olarak kabul ediliyor. En güçlü dayanak, klinik deneyim ve hastanın hangi yöntemi tercih ettiği; bu üç süreç.
Bizim okulumuzda da uyguladığımız ve "bilimsel dayanaklı" dediğimiz yöntem ve programların aslında sadece "bilimsel" olduğunu öğrendik. Bilimsel dayanaklı olması ise farklı bir durum. Bilimsel olup da bilimsel dayanaklı olmayan birçok uygulama var: Duyu bütünleme, tüm dil okuma öğretimi, kolaylaştırılmış iletişim, ses bütünleştirme eğitimi, beyin jimnastiği, DIR/Floortime... Bunlar bilimsel dayanakları yeterince gelişmemiş olan ancak popüler olan uygulamalar. Uygulanması tabi yanlış değil ancak "bilimsel dayanaklı" demek için erken. Bu cebimizde olması gereken bir bilgi.


Okullarda bilimsel dayanaklı uygulamaların uygulanması ne düzeyde?

  • Kanıtlanmamış ve sözde bilimsel uygulamalar tercih ediliyor.
  • Önce inanış sonra bilim geliyorsa "sözde bilim"dir. Sözde bilim uygulamaları oldukça fazla kullanılıyor.
  • Okul yönetimleri bilimsel dayanaklı uygulamaları teşvik etmiyor.
  • Öğretmenler ise durumdan haberdar değil!
Öğretmenlerin bilimsel dayanaklı uygulamaları kullanmama nedenleri nelerdir?
  • Öğretmenler bu uygulamaları kullanacak düzeyde eğitim almadıklarını düşünüyorlar.
  • Öğretmenler kaynaştırma eğitimine ilişkin yeterince bilgi almadıklarını düşünüyorlar.
  • Sınıf öğretmenleri kaynaştırma eğitimi destekliyorlar ancak bu konuda kaygılı ve endişeliler.
  • Çoğu ülkede sınıf öğretmenleri kaynaştırma hakkında bir ders almaktalar ancak bu dersler yeterli işlevsellikte değil. Bizim ülkemiz de bunlardan biri.
  • Öğretmenler makale okumamakta ve makale okumayı bilmemektedirler.
  • Öğretmenler herhangi bir bilimsel yayına üye değiller, takip etmiyorlar.
  • Öğretmenler bilimsel gelişmelerden haberdar değillerdir.
  • Öğretmenler seminer ve konferanslarda etkili olmayan yöntemlerin etkili gibi tanıtıldığı bilgiler almaktalar ve bunu fark etmemekteler.
  • Sınıf öğretmenleri, özel eğitim öğretmenlerinin temel becerilerini sergilemekte zorlanmaktadırlar. (Göz kontağını sağlama, dilini yapılandırma gibi.)
Bilimsel dayanaklı uygulamaların kullanılmamasının sonuçları nelerdir?
  • İşte burada en çarpıcı bilgi söz konusu. Bir öğretmen günde sadece yirmi dakika etkililiği kanıtlanmamış bir uygulamayı sınıfına taşırsa, bir öğrencinin eğitim öğretim hayatı boyunca 2 yılı boşa gitmiş oluyor! Bu çok çarpıcı bir tespit değil mi? Bizim çocuklarımızın vakti bu kadar değerliyken hem de!
  • Ülkenin para ve iş gücü harcaması tasarruflu olarak kullanılmamış oluyor.
  • Öğretmenler işe yaramayan uygulamalar sonrası başarısızlık hissi ile mesleki tatminden uzaklaşmaktalar.
Peki, öğretmenler kendilerini mesleki anlamda geliştirmek için neler yapmalılar?
Açıkçası bir hevesle dinlediğim seminer oldukça güzel geçse de bu konuda net ve birçok öneri alamadım. Seminer boyunca üstü kapalı öneriler geçidi oldu, orası ayrı! Ancak içerisinden çıkardığım önerileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
  • Öğretmenler seminerlere vs katılırken bu bilgilerin bilimsel dayanaklı olup olmamasını sorgulamalıdırlar. Sorgulamalarının sonucunda bu bilgileri kabul etmelidirler.
  • Araştırmaları öğretmenler takip etmelidirler. Dergiler, portallar bu konuda yardımcı olacaktır.
  • Hizmet içi eğitimlerden alınan yüzeysel bilgileri öğretmenler sorgulamalı ve derslerine nasıl adapte edebileceklerini meslek arkadaşlarıyla tartışarak bulmalılar ve uygulamalıdırlar.
  • ADS Toddler Initiative, ADEPT, AFIRM, AIM, LearningABA, START Project gibi yabancı programlar internet üzerinden mesleki gelişime yardımcı olabilmektedirler. Ülkemizde ise Tohum Otizm Vakfı'nın hazırladığı Tohum Otizm Vakfı Eğitim Portalı kullanılabilir.
  • Bu portallar sayesinde bilimsel dayanaklı uygulamalar takip edilebilir ve öğrenilebilir.
  • Yapılan çalışmalar; seminer, hizmet içi eğitim, konferans gibi uygulamalardansa bu gibi uygulamaların daha geçerli olduğunu göstermiştir.

Yani temel olarak öğretmen ne kadar iyiyse çocuk ve aile de o kadar iyidir. Bu nedenle okulumuzda biz, her seminere katılır ve bu bilgileri okulumuzda uygulamaya başlarız. Uygulamaya geçmeyen bilgi ise makalelerde uyumaya mahkumdur, biz o bilgileri uyandırma hedefiyle hareket ediyoruz. Diğer bütün öğretmenlerin ve okulların da bu şekilde hareket etmesini temenni ediyoruz. Bu yazı da Elif Hoca başta olmak üzere bunu amaç edinen herkesi destekleyen bir temenni yazısı oldu bence.
Soru ve görüşlerinizi seve seve bekliyorum. Umarım hepimiz için yararlı bir yazı olmuştur. Haftaya görüşmek üzere.
Güzel bir haftadan herkese merhabalar. Nisan ne kadar da güzel geldi dünyamıza değil mi? Hepimize neşe ve hareket getirdi. İyi ki geldi!
Bu haftaki konum birkaç yazımı birden atlayarak öne geçen bir konu. Geçtiğimiz pazartesi günü Otizm Farkındalık Günü olması sebebiyle Ankara Üniversitesi Engelliler Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin organize ettiği ve Prof. Dr. Elif Tekin İFTAR hocamızın sunumunu yaptığı bir seminer oldu. Özel eğitim alanında çalışan öğretmenlere bir ışık tuttu Elif Hoca. Hem de gözlerimizi alan bir ışık. O kadar önemli notlar aldım ki bu seminerde, hâlâ etkisinde olabilirim! Hem kendimi hem de okulumuzu sorguladığım değerli bir seminer oldu bence. O seminerden neler öğrendimse sizlerle paylaşmak istedim hemen.

Bilimsel Dayanaklı Uygulamalar

Bilimsel dayanaklı uygulamalar denilince aklınıza yapılan bilimsel çalışmalar gelmesin. Her bilimsel çalışma bilimsel dayanaklı değil. Bu uygulamaların üç aşaması var ve bilimsel çalışmalar bu aşamalara uygun olduğunda bilimsel dayanaklı olarak kabul ediliyor. En güçlü dayanak, klinik deneyim ve hastanın hangi yöntemi tercih ettiği; bu üç süreç.
Bizim okulumuzda da uyguladığımız ve "bilimsel dayanaklı" dediğimiz yöntem ve programların aslında sadece "bilimsel" olduğunu öğrendik. Bilimsel dayanaklı olması ise farklı bir durum. Bilimsel olup da bilimsel dayanaklı olmayan birçok uygulama var: Duyu bütünleme, tüm dil okuma öğretimi, kolaylaştırılmış iletişim, ses bütünleştirme eğitimi, beyin jimnastiği, DIR/Floortime... Bunlar bilimsel dayanakları yeterince gelişmemiş olan ancak popüler olan uygulamalar. Uygulanması tabi yanlış değil ancak "bilimsel dayanaklı" demek için erken. Bu cebimizde olması gereken bir bilgi.


Okullarda bilimsel dayanaklı uygulamaların uygulanması ne düzeyde?

  • Kanıtlanmamış ve sözde bilimsel uygulamalar tercih ediliyor.
  • Önce inanış sonra bilim geliyorsa "sözde bilim"dir. Sözde bilim uygulamaları oldukça fazla kullanılıyor.
  • Okul yönetimleri bilimsel dayanaklı uygulamaları teşvik etmiyor.
  • Öğretmenler ise durumdan haberdar değil!
Öğretmenlerin bilimsel dayanaklı uygulamaları kullanmama nedenleri nelerdir?
  • Öğretmenler bu uygulamaları kullanacak düzeyde eğitim almadıklarını düşünüyorlar.
  • Öğretmenler kaynaştırma eğitimine ilişkin yeterince bilgi almadıklarını düşünüyorlar.
  • Sınıf öğretmenleri kaynaştırma eğitimi destekliyorlar ancak bu konuda kaygılı ve endişeliler.
  • Çoğu ülkede sınıf öğretmenleri kaynaştırma hakkında bir ders almaktalar ancak bu dersler yeterli işlevsellikte değil. Bizim ülkemiz de bunlardan biri.
  • Öğretmenler makale okumamakta ve makale okumayı bilmemektedirler.
  • Öğretmenler herhangi bir bilimsel yayına üye değiller, takip etmiyorlar.
  • Öğretmenler bilimsel gelişmelerden haberdar değillerdir.
  • Öğretmenler seminer ve konferanslarda etkili olmayan yöntemlerin etkili gibi tanıtıldığı bilgiler almaktalar ve bunu fark etmemekteler.
  • Sınıf öğretmenleri, özel eğitim öğretmenlerinin temel becerilerini sergilemekte zorlanmaktadırlar. (Göz kontağını sağlama, dilini yapılandırma gibi.)
Bilimsel dayanaklı uygulamaların kullanılmamasının sonuçları nelerdir?
  • İşte burada en çarpıcı bilgi söz konusu. Bir öğretmen günde sadece yirmi dakika etkililiği kanıtlanmamış bir uygulamayı sınıfına taşırsa, bir öğrencinin eğitim öğretim hayatı boyunca 2 yılı boşa gitmiş oluyor! Bu çok çarpıcı bir tespit değil mi? Bizim çocuklarımızın vakti bu kadar değerliyken hem de!
  • Ülkenin para ve iş gücü harcaması tasarruflu olarak kullanılmamış oluyor.
  • Öğretmenler işe yaramayan uygulamalar sonrası başarısızlık hissi ile mesleki tatminden uzaklaşmaktalar.
Peki, öğretmenler kendilerini mesleki anlamda geliştirmek için neler yapmalılar?
Açıkçası bir hevesle dinlediğim seminer oldukça güzel geçse de bu konuda net ve birçok öneri alamadım. Seminer boyunca üstü kapalı öneriler geçidi oldu, orası ayrı! Ancak içerisinden çıkardığım önerileri sizlerle paylaşmak istiyorum.
  • Öğretmenler seminerlere vs katılırken bu bilgilerin bilimsel dayanaklı olup olmamasını sorgulamalıdırlar. Sorgulamalarının sonucunda bu bilgileri kabul etmelidirler.
  • Araştırmaları öğretmenler takip etmelidirler. Dergiler, portallar bu konuda yardımcı olacaktır.
  • Hizmet içi eğitimlerden alınan yüzeysel bilgileri öğretmenler sorgulamalı ve derslerine nasıl adapte edebileceklerini meslek arkadaşlarıyla tartışarak bulmalılar ve uygulamalıdırlar.
  • ADS Toddler Initiative, ADEPT, AFIRM, AIM, LearningABA, START Project gibi yabancı programlar internet üzerinden mesleki gelişime yardımcı olabilmektedirler. Ülkemizde ise Tohum Otizm Vakfı'nın hazırladığı Tohum Otizm Vakfı Eğitim Portalı kullanılabilir.
  • Bu portallar sayesinde bilimsel dayanaklı uygulamalar takip edilebilir ve öğrenilebilir.
  • Yapılan çalışmalar; seminer, hizmet içi eğitim, konferans gibi uygulamalardansa bu gibi uygulamaların daha geçerli olduğunu göstermiştir.

Yani temel olarak öğretmen ne kadar iyiyse çocuk ve aile de o kadar iyidir. Bu nedenle okulumuzda biz, her seminere katılır ve bu bilgileri okulumuzda uygulamaya başlarız. Uygulamaya geçmeyen bilgi ise makalelerde uyumaya mahkumdur, biz o bilgileri uyandırma hedefiyle hareket ediyoruz. Diğer bütün öğretmenlerin ve okulların da bu şekilde hareket etmesini temenni ediyoruz. Bu yazı da Elif Hoca başta olmak üzere bunu amaç edinen herkesi destekleyen bir temenni yazısı oldu bence.
Soru ve görüşlerinizi seve seve bekliyorum. Umarım hepimiz için yararlı bir yazı olmuştur. Haftaya görüşmek üzere.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Metreküp – Kilogram Çevirme – Hesaplama Tablosu

Ağırlık birimleri hesaplama cetvelinden kilogramı metreküpe çevirme ve metreküpü kilograma çevirme örnekleri aşağıda yer almaktadır. METREKÜP KİLOGRAM ÇEVİRME ÖRNEKLERİ Aşağıda kullanılan metreküp – kilo çevirme formülü ayrıntılı değerlendirmeler dikkate alınmadan hesaplanmıştır. Yani halk arasındaki tabir ile düz hesaptır. Dolayısıyla bilimsel çalışmalarda dikkate alınmamalıdır. 1 m3 kaç kilogram eder?    1000 kg eder 2 m3 kaç kilogram eder?    2000 kg eder 3 m3 kaç kilogram eder?    3000 kg eder 4 m3 kaç kilogram eder?    4000 kg eder 5 m3 kaç kilogram eder?    5000 kg eder 6 m3 kaç kilogram eder?    6000 kg eder 7 m3 kaç kilogram eder?    7000 kg eder 8 m3 kaç kilogram eder?    8000 kg eder 9 m3 kaç kilogram eder?    9000 kg eder 10 m3 kaç kilogram eder?    10000 kg eder 11 m3 kaç kilogram eder?    11000 kg eder 12 m3 kaç kilogram eder?    12000 kg eder 13 m3 kaç kilogram eder?    13000 kg eder 14 m3 kaç kilogram eder?    14000 kg eder 15 m3 kaç kilogr

1 Metreküp Kum Kaç El Arabası – Kaç Kürek Yapar

Ağırlık formülleri örnekleri rehberinden 1 metreküp kum – kürek çevirme ve 1 el arabası kum – kürek ölçüleri hesaplama ve birim çevirme ile ilgili bilgiler aşağıdaki satırda bulunmaktadır. 1 METREKÜP KUM – EL ARABASI – 1 METREKÜP KUM ÇEVİRME 1 metreküp kum kaç el arabası yapar? 20 el arabası eder. 1 el arabası kum kaç metreküp yapar? 0,5 m3 eder. 1 METREKÜP KUM – KÜREK – 1 METREKÜP KUM   ÇEVİRME 1 metreküp kum kaç kürek yapar? 400 kürek eder. 1 kürek kum kaç metreküp yapar? 0,005 m3 eder. Hesaplamada yararlanılan terimler: kaç metreküp kumdur, kaç el arabasıdır, kaç kürektir Hesaplamada yararlanılan kısaltmalar: Metreküp’ün kısaltması m3, El arabası’nin kısaltması ea, Kürek’ın kısaltması kürek Burada 1 metreküp kum – kürek hesaplama ve 1 metreküp kum – el arabası hesaplama örnekleri verilmiştir. Bu sayfada alan 1 metreküp kum hesaplama tablosu ve birim çevirici değerleri yaklaşık değerlerdir ve dolayısıyla kesin rakamları ifade etmez. Formüller vasıtasıyla hesaplanmış ol

1 Yemek Kaşığı Kaç CC – Kaç CL Yapar

Ağırlık formülleri örnekleri rehberinden santilitre– yemek kaşığı ve yemek kaşığı – cc ölçüleri hesaplama ve birim çevirme ile ilgili bilgiler aşağıdaki satırda bulunmaktadır. YEMEK KAŞIĞI – CC – YEMEK KAŞIĞI ÇEVİRME 1 yemek kaşığı kaç cc yapar? ? cc eder. 1 cc kaç yemek kaşığı yapar? ? yemek kaşığı eder. YEMEK KAŞIĞI – SANTİLİTRE – YEMEK KAŞIĞI    ÇEVİRME 1 yemek kaşığı kaç santilitre yapar? 1 cl eder. 1 santilitre kaç yemek kaşığı yapar? 1 yemek kaşığı eder. Hesaplamada yararlanılan terimler: kaç yemek kaşığıdır, kaç ccdır, kaç santilitredir Hesaplamada yararlanılan kısaltmalar: CC’nın kısaltması cc, Yemek kaşığı’nın kısaltması yk, Santilitre’nin kısaltması cl Burada yemek kaşığı – santilitre hesaplama ve yemek kaşığı – cc hesaplama örnekleri verilmiştir. Bu sayfada alan yemek kaşığı hesaplama tablosu ve birim çevirici değerleri yaklaşık değerlerdir ve dolayısıyla kesin rakamları ifade etmez. Formüller vasıtasıyla hesaplanmış olup bilimsel ve akademik çalışmalar için y