Ana içeriğe atla

Üstün Yetenekliler Yazı Dizisi-1


Özel gereksinimli bireyler denince akla hep herhangi bir konuda yetersizliği olan bireyler gelir. Örneğin işitme yetersizliği, görme yetersizliği, otizm, rett ya da en meşhuru down sendromu! Ancak özel gereksinim, kavramın açılımı gereği özel bir ihtiyacı olan kişileri kapsar. Üstün yetenekliler de aslında bu kavramın içinde. Çünkü üstün yetenekli bir bireye normal eğitim kurumlarında eğitim vermek diğer özel gereksinimli çocuklar için olduğu gibi yetersiz kalacaktır. Bireyselleştirmeler ve uyarlamalar gerekecektir. İşte bu ve bundan sonraki ara ara yayınlayacağım yazı dizisinde “özel gereksinimli bireyler”in unutulan grubu “üstün yetenekli bireyler”i konuşacağım sizlerle.

Bu yazılarımın kaynağı ise bu dönem Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü Özel Eğitim Tezli Yüksek Lisans Programı kapsamında almış olduğum, Prof. Dr. Emine Nilgün Metin tarafından verilen Üstün Yetenekliler dersi. Eğer siz de bu dersi almak isterseniz özel öğrenci olarak başvurarak bu değerli ve verimli dersi alabilirsiniz.

Üstün yetenekli, üstün zekalı, dahi, deha, zeki gibi birçok kavram var. Günümüzde artık bilimsel literatürde kullanılanı “üstün yetenek”. Hem de 1977’den beri üstün yetenek kavramı kullanılıyor, ne tuhaf değil mi? Tam kırk yıldır! Ben de bu yazı dizinimde üstün yetenekli birey olarak kullanacağım, bilginiz olsun.

Zeka insan beynindeki yetenekler arası uyumu tanımlar. Zekayı tanımlayan bilim adamları tek etmen üzerinden, çift etmen üzerinden ve çok etmen üzerinden açıklama yoluna gitmişler. Tek etmene dayananlar zekayı genel bir yetenek olarak görür ancak zeka tek bir etmene dayanmaz. Çift etmene dayananlar ise genel bir yeteneğe ek olarak çok fazla özel yetenek olduğunu savunurlar. Bu açıklama yeterli bir açıklama değil. Çok etmen ise birçok özel yetinin zekayı oluşturduğunu savunur. Son yapılan çalışmalar sonuncu açıklamayı destekler nitelikte.

Zekayı etkileyen üç tane etmen var: Doğuştan gelen potansiyel, beslenme ve çevre. Doğuştan gelen potansiyelde anne ve babanın zihinsel performansları önemli bir etmen. Zeka geninin X kromozomu ile taşındığı, erkek çocuklarda ise tamamen anneden geldiği bilimsel bir gerçek. Beslenmenin ise hamilelikten başlayarak çocuğun ilerleyen dönemde zekasını ne derece kullanabileceğini etkilediği de günümüzde çok fazla konuşulan bir konu. Ancak çevre o kadar da konuşulmuyor. Çevrenin zeka üzerindeki etkisinin kanıtlanmasından bu yana çocukların bulunduğu çevrenin, yaşadığı aile düzeninin zekayı destekler nitelikte olması gerektiği görüşündeyim. Bu, bütün çocuklar için gerekli; hem üstün yetenekli hem de zihinsel yetersizliği olanlar için. Ne kadar güçlü ortam, o kadar iyi zihinsel performans.

Hepimiz belirli bir potansiyel ile doğuyoruz. Diyelim ki 100-140 zeka puanı arasında potansiyelle doğan bir çocuk var. Kötü bir çevrede yetişirse zeka puanı 100’de kalabilirken desteklendiğinde 140 zeka puanı ile bir deha olabilir. Bu, tamamen ailelerin elinde. Ancak burada şunu vurgulamak istiyorum, her çocuk üstün yetenekli adayıdır demiyorum. Evet, desteklendiğinde eğer potansiyel varsa gerçekleşebilir; diyorum.

Üstün yetenek konusunda çalışmalarıyla nam salmış hocamız Renzulli üstün yetenek için üç önemli ögeden bahseder: Yetenek, yaratıcılık ve motivasyon. Yeteneğin varsa, ancak seni motive eden bir çevrede yetişmediysen üstün yeteneğin farkına varamayabilirsin. Ya da motivasyonun yüksektir ancak yeteneğin yoktur, yine aynı kapıya çıkar. Bu önemli bir nokta. Çocuklarımızın motivasyonlarını arttırıcı, onların yaratıcılıklarını destekleyici bir yaşam biçimine sahip olmamız mühim.

Üstün yetenek ile ilgili yazı dizimizin ilkinin sonuna geldik. Ara ara bu konu ile ilgili yazmaya devam edeceğim. Üstün yetenek üzerinden zeka, zekanın desteklenmesi, yaratıcılık, üstün yeteneğe eşlik eden yetersizlik durumları (Hem üstün yetenekli hem otizmli vs) gibi konulara da değineceğim. Merak ettiğiniz, yazı dizisine eklememi istediğiniz konuları bana ulaştırırsanız çok sevinirim.


Umarım sizler için yararlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Şimdiden kolaylıklar diliyorum. Sevgiler.

Özel gereksinimli bireyler denince akla hep herhangi bir konuda yetersizliği olan bireyler gelir. Örneğin işitme yetersizliği, görme yetersizliği, otizm, rett ya da en meşhuru down sendromu! Ancak özel gereksinim, kavramın açılımı gereği özel bir ihtiyacı olan kişileri kapsar. Üstün yetenekliler de aslında bu kavramın içinde. Çünkü üstün yetenekli bir bireye normal eğitim kurumlarında eğitim vermek diğer özel gereksinimli çocuklar için olduğu gibi yetersiz kalacaktır. Bireyselleştirmeler ve uyarlamalar gerekecektir. İşte bu ve bundan sonraki ara ara yayınlayacağım yazı dizisinde “özel gereksinimli bireyler”in unutulan grubu “üstün yetenekli bireyler”i konuşacağım sizlerle.

Bu yazılarımın kaynağı ise bu dönem Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü Özel Eğitim Tezli Yüksek Lisans Programı kapsamında almış olduğum, Prof. Dr. Emine Nilgün Metin tarafından verilen Üstün Yetenekliler dersi. Eğer siz de bu dersi almak isterseniz özel öğrenci olarak başvurarak bu değerli ve verimli dersi alabilirsiniz.

Üstün yetenekli, üstün zekalı, dahi, deha, zeki gibi birçok kavram var. Günümüzde artık bilimsel literatürde kullanılanı “üstün yetenek”. Hem de 1977’den beri üstün yetenek kavramı kullanılıyor, ne tuhaf değil mi? Tam kırk yıldır! Ben de bu yazı dizinimde üstün yetenekli birey olarak kullanacağım, bilginiz olsun.

Zeka insan beynindeki yetenekler arası uyumu tanımlar. Zekayı tanımlayan bilim adamları tek etmen üzerinden, çift etmen üzerinden ve çok etmen üzerinden açıklama yoluna gitmişler. Tek etmene dayananlar zekayı genel bir yetenek olarak görür ancak zeka tek bir etmene dayanmaz. Çift etmene dayananlar ise genel bir yeteneğe ek olarak çok fazla özel yetenek olduğunu savunurlar. Bu açıklama yeterli bir açıklama değil. Çok etmen ise birçok özel yetinin zekayı oluşturduğunu savunur. Son yapılan çalışmalar sonuncu açıklamayı destekler nitelikte.

Zekayı etkileyen üç tane etmen var: Doğuştan gelen potansiyel, beslenme ve çevre. Doğuştan gelen potansiyelde anne ve babanın zihinsel performansları önemli bir etmen. Zeka geninin X kromozomu ile taşındığı, erkek çocuklarda ise tamamen anneden geldiği bilimsel bir gerçek. Beslenmenin ise hamilelikten başlayarak çocuğun ilerleyen dönemde zekasını ne derece kullanabileceğini etkilediği de günümüzde çok fazla konuşulan bir konu. Ancak çevre o kadar da konuşulmuyor. Çevrenin zeka üzerindeki etkisinin kanıtlanmasından bu yana çocukların bulunduğu çevrenin, yaşadığı aile düzeninin zekayı destekler nitelikte olması gerektiği görüşündeyim. Bu, bütün çocuklar için gerekli; hem üstün yetenekli hem de zihinsel yetersizliği olanlar için. Ne kadar güçlü ortam, o kadar iyi zihinsel performans.

Hepimiz belirli bir potansiyel ile doğuyoruz. Diyelim ki 100-140 zeka puanı arasında potansiyelle doğan bir çocuk var. Kötü bir çevrede yetişirse zeka puanı 100’de kalabilirken desteklendiğinde 140 zeka puanı ile bir deha olabilir. Bu, tamamen ailelerin elinde. Ancak burada şunu vurgulamak istiyorum, her çocuk üstün yetenekli adayıdır demiyorum. Evet, desteklendiğinde eğer potansiyel varsa gerçekleşebilir; diyorum.

Üstün yetenek konusunda çalışmalarıyla nam salmış hocamız Renzulli üstün yetenek için üç önemli ögeden bahseder: Yetenek, yaratıcılık ve motivasyon. Yeteneğin varsa, ancak seni motive eden bir çevrede yetişmediysen üstün yeteneğin farkına varamayabilirsin. Ya da motivasyonun yüksektir ancak yeteneğin yoktur, yine aynı kapıya çıkar. Bu önemli bir nokta. Çocuklarımızın motivasyonlarını arttırıcı, onların yaratıcılıklarını destekleyici bir yaşam biçimine sahip olmamız mühim.

Üstün yetenek ile ilgili yazı dizimizin ilkinin sonuna geldik. Ara ara bu konu ile ilgili yazmaya devam edeceğim. Üstün yetenek üzerinden zeka, zekanın desteklenmesi, yaratıcılık, üstün yeteneğe eşlik eden yetersizlik durumları (Hem üstün yetenekli hem otizmli vs) gibi konulara da değineceğim. Merak ettiğiniz, yazı dizisine eklememi istediğiniz konuları bana ulaştırırsanız çok sevinirim.


Umarım sizler için yararlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Şimdiden kolaylıklar diliyorum. Sevgiler.

Özel gereksinimli bireyler denince akla hep herhangi bir konuda yetersizliği olan bireyler gelir. Örneğin işitme yetersizliği, görme yetersizliği, otizm, rett ya da en meşhuru down sendromu! Ancak özel gereksinim, kavramın açılımı gereği özel bir ihtiyacı olan kişileri kapsar. Üstün yetenekliler de aslında bu kavramın içinde. Çünkü üstün yetenekli bir bireye normal eğitim kurumlarında eğitim vermek diğer özel gereksinimli çocuklar için olduğu gibi yetersiz kalacaktır. Bireyselleştirmeler ve uyarlamalar gerekecektir. İşte bu ve bundan sonraki ara ara yayınlayacağım yazı dizisinde “özel gereksinimli bireyler”in unutulan grubu “üstün yetenekli bireyler”i konuşacağım sizlerle.

Bu yazılarımın kaynağı ise bu dönem Hacettepe Üniversitesi Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümü Özel Eğitim Tezli Yüksek Lisans Programı kapsamında almış olduğum, Prof. Dr. Emine Nilgün Metin tarafından verilen Üstün Yetenekliler dersi. Eğer siz de bu dersi almak isterseniz özel öğrenci olarak başvurarak bu değerli ve verimli dersi alabilirsiniz.

Üstün yetenekli, üstün zekalı, dahi, deha, zeki gibi birçok kavram var. Günümüzde artık bilimsel literatürde kullanılanı “üstün yetenek”. Hem de 1977’den beri üstün yetenek kavramı kullanılıyor, ne tuhaf değil mi? Tam kırk yıldır! Ben de bu yazı dizinimde üstün yetenekli birey olarak kullanacağım, bilginiz olsun.

Zeka insan beynindeki yetenekler arası uyumu tanımlar. Zekayı tanımlayan bilim adamları tek etmen üzerinden, çift etmen üzerinden ve çok etmen üzerinden açıklama yoluna gitmişler. Tek etmene dayananlar zekayı genel bir yetenek olarak görür ancak zeka tek bir etmene dayanmaz. Çift etmene dayananlar ise genel bir yeteneğe ek olarak çok fazla özel yetenek olduğunu savunurlar. Bu açıklama yeterli bir açıklama değil. Çok etmen ise birçok özel yetinin zekayı oluşturduğunu savunur. Son yapılan çalışmalar sonuncu açıklamayı destekler nitelikte.

Zekayı etkileyen üç tane etmen var: Doğuştan gelen potansiyel, beslenme ve çevre. Doğuştan gelen potansiyelde anne ve babanın zihinsel performansları önemli bir etmen. Zeka geninin X kromozomu ile taşındığı, erkek çocuklarda ise tamamen anneden geldiği bilimsel bir gerçek. Beslenmenin ise hamilelikten başlayarak çocuğun ilerleyen dönemde zekasını ne derece kullanabileceğini etkilediği de günümüzde çok fazla konuşulan bir konu. Ancak çevre o kadar da konuşulmuyor. Çevrenin zeka üzerindeki etkisinin kanıtlanmasından bu yana çocukların bulunduğu çevrenin, yaşadığı aile düzeninin zekayı destekler nitelikte olması gerektiği görüşündeyim. Bu, bütün çocuklar için gerekli; hem üstün yetenekli hem de zihinsel yetersizliği olanlar için. Ne kadar güçlü ortam, o kadar iyi zihinsel performans.

Hepimiz belirli bir potansiyel ile doğuyoruz. Diyelim ki 100-140 zeka puanı arasında potansiyelle doğan bir çocuk var. Kötü bir çevrede yetişirse zeka puanı 100’de kalabilirken desteklendiğinde 140 zeka puanı ile bir deha olabilir. Bu, tamamen ailelerin elinde. Ancak burada şunu vurgulamak istiyorum, her çocuk üstün yetenekli adayıdır demiyorum. Evet, desteklendiğinde eğer potansiyel varsa gerçekleşebilir; diyorum.

Üstün yetenek konusunda çalışmalarıyla nam salmış hocamız Renzulli üstün yetenek için üç önemli ögeden bahseder: Yetenek, yaratıcılık ve motivasyon. Yeteneğin varsa, ancak seni motive eden bir çevrede yetişmediysen üstün yeteneğin farkına varamayabilirsin. Ya da motivasyonun yüksektir ancak yeteneğin yoktur, yine aynı kapıya çıkar. Bu önemli bir nokta. Çocuklarımızın motivasyonlarını arttırıcı, onların yaratıcılıklarını destekleyici bir yaşam biçimine sahip olmamız mühim.

Üstün yetenek ile ilgili yazı dizimizin ilkinin sonuna geldik. Ara ara bu konu ile ilgili yazmaya devam edeceğim. Üstün yetenek üzerinden zeka, zekanın desteklenmesi, yaratıcılık, üstün yeteneğe eşlik eden yetersizlik durumları (Hem üstün yetenekli hem otizmli vs) gibi konulara da değineceğim. Merak ettiğiniz, yazı dizisine eklememi istediğiniz konuları bana ulaştırırsanız çok sevinirim.


Umarım sizler için yararlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Şimdiden kolaylıklar diliyorum. Sevgiler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Metreküp – Kilogram Çevirme – Hesaplama Tablosu

Ağırlık birimleri hesaplama cetvelinden kilogramı metreküpe çevirme ve metreküpü kilograma çevirme örnekleri aşağıda yer almaktadır. METREKÜP KİLOGRAM ÇEVİRME ÖRNEKLERİ Aşağıda kullanılan metreküp – kilo çevirme formülü ayrıntılı değerlendirmeler dikkate alınmadan hesaplanmıştır. Yani halk arasındaki tabir ile düz hesaptır. Dolayısıyla bilimsel çalışmalarda dikkate alınmamalıdır. 1 m3 kaç kilogram eder?    1000 kg eder 2 m3 kaç kilogram eder?    2000 kg eder 3 m3 kaç kilogram eder?    3000 kg eder 4 m3 kaç kilogram eder?    4000 kg eder 5 m3 kaç kilogram eder?    5000 kg eder 6 m3 kaç kilogram eder?    6000 kg eder 7 m3 kaç kilogram eder?    7000 kg eder 8 m3 kaç kilogram eder?    8000 kg eder 9 m3 kaç kilogram eder?    9000 kg eder 10 m3 kaç kilogram eder?    10000 kg eder 11 m3 kaç kilogram eder?    11000 kg eder 12 m3 kaç kilogram eder?    12000 kg eder 13 m3 kaç kilogram eder?    13000 kg eder 14 m3 kaç kilogram eder?    14000 kg eder 15 m3 kaç kilogr

1 Metreküp Kum Kaç El Arabası – Kaç Kürek Yapar

Ağırlık formülleri örnekleri rehberinden 1 metreküp kum – kürek çevirme ve 1 el arabası kum – kürek ölçüleri hesaplama ve birim çevirme ile ilgili bilgiler aşağıdaki satırda bulunmaktadır. 1 METREKÜP KUM – EL ARABASI – 1 METREKÜP KUM ÇEVİRME 1 metreküp kum kaç el arabası yapar? 20 el arabası eder. 1 el arabası kum kaç metreküp yapar? 0,5 m3 eder. 1 METREKÜP KUM – KÜREK – 1 METREKÜP KUM   ÇEVİRME 1 metreküp kum kaç kürek yapar? 400 kürek eder. 1 kürek kum kaç metreküp yapar? 0,005 m3 eder. Hesaplamada yararlanılan terimler: kaç metreküp kumdur, kaç el arabasıdır, kaç kürektir Hesaplamada yararlanılan kısaltmalar: Metreküp’ün kısaltması m3, El arabası’nin kısaltması ea, Kürek’ın kısaltması kürek Burada 1 metreküp kum – kürek hesaplama ve 1 metreküp kum – el arabası hesaplama örnekleri verilmiştir. Bu sayfada alan 1 metreküp kum hesaplama tablosu ve birim çevirici değerleri yaklaşık değerlerdir ve dolayısıyla kesin rakamları ifade etmez. Formüller vasıtasıyla hesaplanmış ol

Ustalık Belgesi Alma Koşulları

 Ustalık Belgesi Alma Koşulları Denklik İşlemleri Yeni Yönetmeliğe Göre Ustalık Belgesi Nasıl Alınır? Kimler Alabilir? Ustalık Belgesi Kapsamındaki Meslekler, Denklik Yoluyla Nasıl Alınır, Kapsamındaki Meslek Dalları Hakkında Sorularının Cevabı İçin Yazımızı Okumaya Devam Edeniz. Ustalık Belgesi Sahipleri Mesleklerinde Bağımsız İşyeri Açabilirler. Yanlarında Çırak Çalıştırmak İsteyen Belge Sahiplerinin Usta Öğreticilik Belgesi Alması Gereklidir. Usta Öğreticilik Belgesi Alma Şartları İçin Buradaki Yazılarımızı Okuyabilirsiniz. Kalfalık Ve Ustalık Sınavları Mesleki Eğitim Merkezleri Yılda 6 Kez, İki Ayda Bir Yapılır. Ustalık Sınavı Tarihleri En Geç 1 Hafta Önceden İlan Edilir. Sınavlarda Başarılı Olanlar Belge Alırken, Başarısız Olanlar Bir Sonraki Eğitim Döneminde Sadece Başarısız Oldukları Derslerden Sınava Girerler. Bir Adayın 4 Yıl 12 Dönem Sınava Girme Hakkı Bulunmaktadır. Bu Süre Zarfında Sınava Girmeyenler Haklarını Kaybederler. Hastane, Hapishane, Askerlik Ve Benzeri Sınava Gire