Merhabalar. Geçtiğimiz yazımda bahsettiğim, 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri paylaşacağım ilk yazımla karşınızdayım.
...
Profesör Doktor Dilşad Türkdoğan tarafından verilen “Normal Gelişim ve Plastisite” konusundaki seminer katıldığım ilk seminerdi. Bu seminer sayesinde fark ettim ki özel eğitimin temelindeki kavramlardan biri de “plastisite”.
Peki, plastite nedir? Genel olarak şu şekilde özetleyebiliriz; sinir hücrelerinin (nöronların) yeniden şekillenmesi ve düzenlenmesi. Halk arasında bilinen nöronların asla yenilenmediği bilgisi bu bilgi ile efsane oluyor. Nöronlar yenilenebildiği gibi bu nöronların aralarındaki bağlar da yeniden düzenlenebiliyor. Beynin sağ ve sol lobları arasındaki bağlantıyı sağlayan yapı bile değişim gösteriyor. Bu bizim gibi özel gereksinimli bireylerle çalışan, onların ebeveynleri olan kişiler için oldukça umut verici bir bilgi. Nedenine gelelim.
Öncelikle şu bilgiyi cebimize koyalım: Bir beceri beynin sadece bir yeri tarafından kontrol edilir bilgisi yanlış. Bu yanlışlık senelerce doğru kabul edilmiş olsa da artık yanlış olduğu bilimsel olarak ortaya konmuş. Örneğin yazı yazma becerisi beynin farklı yerleri tarafından kontrol edilmekte. Diyelim ki birey yazı yazma yetisini yitirdi ya da bu beceriyi edinmesini istiyoruz. Plastisitenin önemi burada devreye giriyor. Beynin hasar gören bir yerini uyarmaktansa beynin “yazı yazma becerisi” ile ilgilenen diğer bir bölümünü uyarmak ve plastisite oluşturmak mümkün. Yani beynin hasar almayan yeri üzerine çalışarak “yazı yazma becerisini” yeniden kazanabilir ya da öğretebiliriz. Burada mühim olan doğru uyaranı vermek.
İşlev kaybı ya da işlev eksikliği olduğunda aynı işlevi yapa yapa hücreler bağlantıları geliştirerek işlevi onarırlar. Bu, gerek beynin hasarlı yerinde gerekse hasar görmeyen yerinde olabilir. Tekrar etmek gerekirse; burada doğru uyaranı tespit etmek oldukça önemli.
Burada 1984 yılında yapılan bir çalışmadan çıkan ve Merzenich Hoca’nın cümlesine atıfta bulunalım: Hani beceriyi çalışırsak, beynin neresini çalıştırırsak beynin o konudaki işlev o kadar ve beynin o bölgesi de o kadar gelişir. Burada öğrenme ilkelerinden “sebat” ve “tekrar” vurgusu dikkatimizi çekiyor.
Plastisiteyi yani beynin yeniden yapılanmasını etkileyen çeşitli faktörler var:
- Çevreden alınan uyaranlar: Bir kişi durmadan mavi renge maruz kalırsa en kolay mavi rengini öğrenir. Bu uyaranların şiddeti ve zamanı mühimdir.
- Normal gelişimden gelen bilgiler: Gelişim görevi evlenmek olan birey evlilik üzerinde düşünmeye başlar.
- Tekrar: Sevdiğimiz bir şiiri defalarca okuduğumuz için artık ezberleriz.
- Yaş: Yaş arttıkça plastisitenin hızı azalır. Yani 3 yaşındaki bir çocuk ve 60 yaşında bir yetişkin sağ ellerini kullanma yetilerini yitirdiklerinde 3 yaşındaki çocuk doğru uyaranlar sağlandığında sağ elini tekrar kullanmaya daha hızlı başlar.
- Beynin herhangi bir yerinde bir hasar var ise bu hasarın şiddeti ve zamanı önemlidir.
- Günlük kullanım: Örneğin okulda bisiklete binme çalışılırken evde bu becerinin hiç çalışılmıyor olması, bisiklete binme ile ilgili beyin bölümünün plastisite gerçekleştirmesi zorlaşacaktır.
- Araştırma ve keşfetme: İlgilerimiz plastisite olan alanı etkiler. Örneğin otizmli bir çocuk böceklerle ilgilenirken üstün yetenekli bir çocuk uzay mekikleri ile ilgilenir ve bu konuda beyinleri gelişir.
Plastisite özel eğitimde çoğu zaman deneyime bağlı kullanılır. Herhangi bir konuda bir öğrenciye beceri öğretmek istediğimizde beynin o bölümünü uyararak plastisite olmasını sağlarız. Burada önemli olan noktalar şunlar:
- Yeterli zamanın ayrılmış olması,
- Becerinin kullanıldığında edinilmesi ve kullanılmadığında kaybedilmesi,
- Yoğun olarak çalışılması,
- Azimle devam edilmesi yani kararlılık,
- Yukarıda da vurguladığımız gibi; yaş. Ne kadar erken dönemde uygulanırsa o kadar hızlı sonuç alınır.
- Yeterli teşvikin sağlanması,
- Yeterli tekrar,
- Aktarım yani yaşamın diğer alanlarında da kullanma, bizim kullandığımız ifade ile genelleme,
- Özgünlük.
Diğer yetersizlik gruplarından farklı olarak otizmde bazen yanlış bölgelere plastisite oluşturulabilir. Burada eğitimci ve bireyin hayatındaki diğer kişilerin gözlemleri oldukça önemlidir.
Plastisite konusunu günlük yaşantımıza aktarmak, çocuklarımıza uygulamak istersek şu prensipleri elde edebiliriz (Burada benim yorumum devreye giriyor):
- Herhangi bir konuda kayıp ya da eksiklik varsa bu kaybı ya da eksikliği beynin bağlantılı bölümünü uyararak öğrenebilir ve öğretebiliriz.
- Kalıcı ve sağlam bir öğrenmenin olmasını istiyorsak sık, yoğun ve kararlı tekrarlar yapmamız gerekir.
- Kullandığımız beceri bizim becerimizdir, kullanmadığımız beceri ise bize ait değildir. Bireylere hiçbir zaman kullanmayacakları beceriler öğretmek yerine onlar için daha işlevsel olan beceriler öğretilmelidir.
- Plastisitenin sınırı yoktur. Her beceri için bu prensipten yararlanarak azimle çalışılabilir.
Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.
Merhabalar. Geçtiğimiz yazımda bahsettiğim, 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri paylaşacağım ilk yazımla karşınızdayım.
...
Profesör Doktor Dilşad Türkdoğan tarafından verilen “Normal Gelişim ve Plastisite” konusundaki seminer katıldığım ilk seminerdi. Bu seminer sayesinde fark ettim ki özel eğitimin temelindeki kavramlardan biri de “plastisite”.
Peki, plastite nedir? Genel olarak şu şekilde özetleyebiliriz; sinir hücrelerinin (nöronların) yeniden şekillenmesi ve düzenlenmesi. Halk arasında bilinen nöronların asla yenilenmediği bilgisi bu bilgi ile efsane oluyor. Nöronlar yenilenebildiği gibi bu nöronların aralarındaki bağlar da yeniden düzenlenebiliyor. Beynin sağ ve sol lobları arasındaki bağlantıyı sağlayan yapı bile değişim gösteriyor. Bu bizim gibi özel gereksinimli bireylerle çalışan, onların ebeveynleri olan kişiler için oldukça umut verici bir bilgi. Nedenine gelelim.
Öncelikle şu bilgiyi cebimize koyalım: Bir beceri beynin sadece bir yeri tarafından kontrol edilir bilgisi yanlış. Bu yanlışlık senelerce doğru kabul edilmiş olsa da artık yanlış olduğu bilimsel olarak ortaya konmuş. Örneğin yazı yazma becerisi beynin farklı yerleri tarafından kontrol edilmekte. Diyelim ki birey yazı yazma yetisini yitirdi ya da bu beceriyi edinmesini istiyoruz. Plastisitenin önemi burada devreye giriyor. Beynin hasar gören bir yerini uyarmaktansa beynin “yazı yazma becerisi” ile ilgilenen diğer bir bölümünü uyarmak ve plastisite oluşturmak mümkün. Yani beynin hasar almayan yeri üzerine çalışarak “yazı yazma becerisini” yeniden kazanabilir ya da öğretebiliriz. Burada mühim olan doğru uyaranı vermek.
İşlev kaybı ya da işlev eksikliği olduğunda aynı işlevi yapa yapa hücreler bağlantıları geliştirerek işlevi onarırlar. Bu, gerek beynin hasarlı yerinde gerekse hasar görmeyen yerinde olabilir. Tekrar etmek gerekirse; burada doğru uyaranı tespit etmek oldukça önemli.
Burada 1984 yılında yapılan bir çalışmadan çıkan ve Merzenich Hoca’nın cümlesine atıfta bulunalım: Hani beceriyi çalışırsak, beynin neresini çalıştırırsak beynin o konudaki işlev o kadar ve beynin o bölgesi de o kadar gelişir. Burada öğrenme ilkelerinden “sebat” ve “tekrar” vurgusu dikkatimizi çekiyor.
Plastisiteyi yani beynin yeniden yapılanmasını etkileyen çeşitli faktörler var:
- Çevreden alınan uyaranlar: Bir kişi durmadan mavi renge maruz kalırsa en kolay mavi rengini öğrenir. Bu uyaranların şiddeti ve zamanı mühimdir.
- Normal gelişimden gelen bilgiler: Gelişim görevi evlenmek olan birey evlilik üzerinde düşünmeye başlar.
- Tekrar: Sevdiğimiz bir şiiri defalarca okuduğumuz için artık ezberleriz.
- Yaş: Yaş arttıkça plastisitenin hızı azalır. Yani 3 yaşındaki bir çocuk ve 60 yaşında bir yetişkin sağ ellerini kullanma yetilerini yitirdiklerinde 3 yaşındaki çocuk doğru uyaranlar sağlandığında sağ elini tekrar kullanmaya daha hızlı başlar.
- Beynin herhangi bir yerinde bir hasar var ise bu hasarın şiddeti ve zamanı önemlidir.
- Günlük kullanım: Örneğin okulda bisiklete binme çalışılırken evde bu becerinin hiç çalışılmıyor olması, bisiklete binme ile ilgili beyin bölümünün plastisite gerçekleştirmesi zorlaşacaktır.
- Araştırma ve keşfetme: İlgilerimiz plastisite olan alanı etkiler. Örneğin otizmli bir çocuk böceklerle ilgilenirken üstün yetenekli bir çocuk uzay mekikleri ile ilgilenir ve bu konuda beyinleri gelişir.
Plastisite özel eğitimde çoğu zaman deneyime bağlı kullanılır. Herhangi bir konuda bir öğrenciye beceri öğretmek istediğimizde beynin o bölümünü uyararak plastisite olmasını sağlarız. Burada önemli olan noktalar şunlar:
- Yeterli zamanın ayrılmış olması,
- Becerinin kullanıldığında edinilmesi ve kullanılmadığında kaybedilmesi,
- Yoğun olarak çalışılması,
- Azimle devam edilmesi yani kararlılık,
- Yukarıda da vurguladığımız gibi; yaş. Ne kadar erken dönemde uygulanırsa o kadar hızlı sonuç alınır.
- Yeterli teşvikin sağlanması,
- Yeterli tekrar,
- Aktarım yani yaşamın diğer alanlarında da kullanma, bizim kullandığımız ifade ile genelleme,
- Özgünlük.
Diğer yetersizlik gruplarından farklı olarak otizmde bazen yanlış bölgelere plastisite oluşturulabilir. Burada eğitimci ve bireyin hayatındaki diğer kişilerin gözlemleri oldukça önemlidir.
Plastisite konusunu günlük yaşantımıza aktarmak, çocuklarımıza uygulamak istersek şu prensipleri elde edebiliriz (Burada benim yorumum devreye giriyor):
- Herhangi bir konuda kayıp ya da eksiklik varsa bu kaybı ya da eksikliği beynin bağlantılı bölümünü uyararak öğrenebilir ve öğretebiliriz.
- Kalıcı ve sağlam bir öğrenmenin olmasını istiyorsak sık, yoğun ve kararlı tekrarlar yapmamız gerekir.
- Kullandığımız beceri bizim becerimizdir, kullanmadığımız beceri ise bize ait değildir. Bireylere hiçbir zaman kullanmayacakları beceriler öğretmek yerine onlar için daha işlevsel olan beceriler öğretilmelidir.
- Plastisitenin sınırı yoktur. Her beceri için bu prensipten yararlanarak azimle çalışılabilir.
Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.
Merhabalar. Geçtiğimiz yazımda bahsettiğim, 31 Mart-2 Nisan 2017 tarihleri arasında Konya’da düzenlenen Gelişim Yetersizliği Sempozyumu süresince edindiğim bilgileri paylaşacağım ilk yazımla karşınızdayım.
...
Profesör Doktor Dilşad Türkdoğan tarafından verilen “Normal Gelişim ve Plastisite” konusundaki seminer katıldığım ilk seminerdi. Bu seminer sayesinde fark ettim ki özel eğitimin temelindeki kavramlardan biri de “plastisite”.
Peki, plastite nedir? Genel olarak şu şekilde özetleyebiliriz; sinir hücrelerinin (nöronların) yeniden şekillenmesi ve düzenlenmesi. Halk arasında bilinen nöronların asla yenilenmediği bilgisi bu bilgi ile efsane oluyor. Nöronlar yenilenebildiği gibi bu nöronların aralarındaki bağlar da yeniden düzenlenebiliyor. Beynin sağ ve sol lobları arasındaki bağlantıyı sağlayan yapı bile değişim gösteriyor. Bu bizim gibi özel gereksinimli bireylerle çalışan, onların ebeveynleri olan kişiler için oldukça umut verici bir bilgi. Nedenine gelelim.
Öncelikle şu bilgiyi cebimize koyalım: Bir beceri beynin sadece bir yeri tarafından kontrol edilir bilgisi yanlış. Bu yanlışlık senelerce doğru kabul edilmiş olsa da artık yanlış olduğu bilimsel olarak ortaya konmuş. Örneğin yazı yazma becerisi beynin farklı yerleri tarafından kontrol edilmekte. Diyelim ki birey yazı yazma yetisini yitirdi ya da bu beceriyi edinmesini istiyoruz. Plastisitenin önemi burada devreye giriyor. Beynin hasar gören bir yerini uyarmaktansa beynin “yazı yazma becerisi” ile ilgilenen diğer bir bölümünü uyarmak ve plastisite oluşturmak mümkün. Yani beynin hasar almayan yeri üzerine çalışarak “yazı yazma becerisini” yeniden kazanabilir ya da öğretebiliriz. Burada mühim olan doğru uyaranı vermek.
İşlev kaybı ya da işlev eksikliği olduğunda aynı işlevi yapa yapa hücreler bağlantıları geliştirerek işlevi onarırlar. Bu, gerek beynin hasarlı yerinde gerekse hasar görmeyen yerinde olabilir. Tekrar etmek gerekirse; burada doğru uyaranı tespit etmek oldukça önemli.
Burada 1984 yılında yapılan bir çalışmadan çıkan ve Merzenich Hoca’nın cümlesine atıfta bulunalım: Hani beceriyi çalışırsak, beynin neresini çalıştırırsak beynin o konudaki işlev o kadar ve beynin o bölgesi de o kadar gelişir. Burada öğrenme ilkelerinden “sebat” ve “tekrar” vurgusu dikkatimizi çekiyor.
Plastisiteyi yani beynin yeniden yapılanmasını etkileyen çeşitli faktörler var:
- Çevreden alınan uyaranlar: Bir kişi durmadan mavi renge maruz kalırsa en kolay mavi rengini öğrenir. Bu uyaranların şiddeti ve zamanı mühimdir.
- Normal gelişimden gelen bilgiler: Gelişim görevi evlenmek olan birey evlilik üzerinde düşünmeye başlar.
- Tekrar: Sevdiğimiz bir şiiri defalarca okuduğumuz için artık ezberleriz.
- Yaş: Yaş arttıkça plastisitenin hızı azalır. Yani 3 yaşındaki bir çocuk ve 60 yaşında bir yetişkin sağ ellerini kullanma yetilerini yitirdiklerinde 3 yaşındaki çocuk doğru uyaranlar sağlandığında sağ elini tekrar kullanmaya daha hızlı başlar.
- Beynin herhangi bir yerinde bir hasar var ise bu hasarın şiddeti ve zamanı önemlidir.
- Günlük kullanım: Örneğin okulda bisiklete binme çalışılırken evde bu becerinin hiç çalışılmıyor olması, bisiklete binme ile ilgili beyin bölümünün plastisite gerçekleştirmesi zorlaşacaktır.
- Araştırma ve keşfetme: İlgilerimiz plastisite olan alanı etkiler. Örneğin otizmli bir çocuk böceklerle ilgilenirken üstün yetenekli bir çocuk uzay mekikleri ile ilgilenir ve bu konuda beyinleri gelişir.
Plastisite özel eğitimde çoğu zaman deneyime bağlı kullanılır. Herhangi bir konuda bir öğrenciye beceri öğretmek istediğimizde beynin o bölümünü uyararak plastisite olmasını sağlarız. Burada önemli olan noktalar şunlar:
- Yeterli zamanın ayrılmış olması,
- Becerinin kullanıldığında edinilmesi ve kullanılmadığında kaybedilmesi,
- Yoğun olarak çalışılması,
- Azimle devam edilmesi yani kararlılık,
- Yukarıda da vurguladığımız gibi; yaş. Ne kadar erken dönemde uygulanırsa o kadar hızlı sonuç alınır.
- Yeterli teşvikin sağlanması,
- Yeterli tekrar,
- Aktarım yani yaşamın diğer alanlarında da kullanma, bizim kullandığımız ifade ile genelleme,
- Özgünlük.
Diğer yetersizlik gruplarından farklı olarak otizmde bazen yanlış bölgelere plastisite oluşturulabilir. Burada eğitimci ve bireyin hayatındaki diğer kişilerin gözlemleri oldukça önemlidir.
Plastisite konusunu günlük yaşantımıza aktarmak, çocuklarımıza uygulamak istersek şu prensipleri elde edebiliriz (Burada benim yorumum devreye giriyor):
- Herhangi bir konuda kayıp ya da eksiklik varsa bu kaybı ya da eksikliği beynin bağlantılı bölümünü uyararak öğrenebilir ve öğretebiliriz.
- Kalıcı ve sağlam bir öğrenmenin olmasını istiyorsak sık, yoğun ve kararlı tekrarlar yapmamız gerekir.
- Kullandığımız beceri bizim becerimizdir, kullanmadığımız beceri ise bize ait değildir. Bireylere hiçbir zaman kullanmayacakları beceriler öğretmek yerine onlar için daha işlevsel olan beceriler öğretilmelidir.
- Plastisitenin sınırı yoktur. Her beceri için bu prensipten yararlanarak azimle çalışılabilir.
Umarım sizler için anlamlı ve kullanışlı bir yazı olmuştur. Soru, öneri ve görüşlerinizi her zaman bekliyorum. Şimdiden kolaylıklar. Sevgiler.
Yorumlar
Yorum Gönder