Velilerimizin okullarda, özel eğitim merkezlerinde öğretmenlerimizden sıkça duyduğu, bazen açıklanan bazense ne olduğu sorulmadıkça açıklamasını alamayacağımız bir duruma eğilelim bu yazımızda dedim. Hepimizin anlayabileceği, terimlerden ve ağır bir dilden olabildiğince arındırarak size sunmak istiyorum bu konuyu. Her zaman olduğu gibi bu yazımı da kopyalayarak okulunuzdaki velilerinize, komşularınıza, bu konuda bilgi sahibi olan yakınlarınıza gönderebilir, dağıtabilirsiniz. Bu beni oldukça mutlu eder. Bu blog bu yüzden var.
Ekolali nedir? Hangi özelliklere sahip bireylerde görülür? Evde ekolaliyi söndürmek ya da pekiştirmemek için neler yapılmalıdır? Ekolali çeşitleri nelerdir? Ekolaliye neler sebep olur? Bu soruların cevaplarını vermek istiyorum bu yazımda. Umarım başarılı olabilirim. Hadi başlayalım.
...
Temelinde "ekolali" kelimesi Yunanca "yankı" ve "anlamsız konuşma" kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir kelime. Burada kaynak vikipedia.
Şimdi ise hocalarımızın yazdığı kitaplardan derlediğimiz tanımları, harmanlayarak sunalım. Ekolali kısaca özel gereksinimli bireylerde görülen konuşma tekrarıdır. Ekolalik konuşmalar; duyulan ses, kelime, cümle, ritim veya şarkının aynı şekilde tekrar edilmesine dayanır. Sözel bir uyaranı olduğu gibi yansıtma da denilebilir.
Özellikle otizmli bireylerde görüldüğü üzerinde durulur ancak Tourette Sendromu, Rubinstein Taybi Sendromu ve afazide de bu tekrarlar görülmektedir. (Bir çocukta ekolali var diye "otizm" tanısı koymanın yersizliğine burada vurgu yapmak istiyorum. Sadece zihinsel engeli olan bir çocuk, yalnızca anne ve babasını ve belki de öğretmenin ilgisin çekmek için kelime tekrarları yapıyorsa bu bireye "Otizm gibi duruyor!" demek yerine doğru ve tarafsız gözlem yapılması daha doğrudur. Eğitimcilerinizden çocuğunuzun var olan ya da muhtemel tanısı için fikir almak yerine tanının özellikleri ile ilgili bilgi almanız daha etiktir. Bir eğitimci bir çocuğun otizmli ya da değil olduğuna fikir yürütemez ve sizinle paylaşamaz. Bunu talep ederek, bu ilkeyi benimseyen öğretmenlerimizi zor durumda bırakmamamız mühimdir. Bunları vurgulamadan parantezi kapatmamalıydım. Biraz uzatmış olabilirim ancak bu parantez mühim!) Görülmek zorunda değildir. Yani atipik otizm tanısı almış bir çocukta ekolali görülmeme ihtimali de vardır görülme ihtimali de vardır. Bu ihtimal anne-baba tutumu ve iletişimi, alınan dil eğitiminin niteliği ile yakından bağlantılıdır.
Ekolali "anında" ve "gecikmiş" olarak ikiye ayrılır. Anında ekolalide, birey duyduğu sesleri duyar duymaz aynen tekrar eder. Gecikmiş ekolalide ise bu tekrar duyulan seslerden çok sonra oluşur. Birkaç hafta önce dinlediği bir şarkıyı söyleyebilir ya da iki gün önce anne ve babasının evde yaptığı tartışmayı sınıfta yineleyebilir, hem de bireylerinden kendi ses tonuyla. Bu süre oldukça değişkendir.
Ekolalinin nedenlerine gelecek olursak; özellikle taklidi temel alan dil eğitimi, "Hadi kalem de! Hadi kırmızı de!" gibi ebeveyn uyarılarının yoğunluğu etkilidir. Ancak hiçbir neden yokken de oluşabilir. Son dönemde dil ve konuşma becerilerinin ediniminde ekolaliden yararlanılması gerektiği konulu çeşitli yabancı yazında makaleler kaleme alınmıştır. Ekolali sayesinde çocuğun hangi sesleri çıkarabildiği hangi sesleri sesletemediği konusunda fikir sahibi olarak bunlar üzerinde çalışılabilir. Ancak eninde sonunda ekolalinin söndürülmesi gerekmektedir. Bu avantajı fark etmek ve bilimsel etikle yaklaşmak mühimdir. Ancak ekolaliyi avantaja dönüştürmeyi bilmeyen eğitimciler için bu, söz konusu değildir. Ekolali söndürülmesi gereken bir problem davranış olarak görülmektedir ve söndürmenin eğitimini almamış kişilerce müdahale edilmesi uygun değildir. Burada mutlaka alan mezunu bir özel eğitimciden yardım alınması gerekmektedir. Sertifika programlarına giden hiçbir arkadaşımdan, bu konuya dair ayrıntılı bir bilgilendirme aldıklarını duymadım.
Ekolalik konuşma genellikle bilinçsiz eğitimciler tarafından "Çocuğunuz konuşuyor!" olarak gösterilmektedir. Ancak ekolalik konuşma, adı üzerinde işlevsel değildir. İşlevsel olmayan bir konuşma, konuşma olarak nitelendirilemez. Bu nedenle ekolalik konuşmaları not alıp, hangi seslerin sesletildiğini fark ederek ardından ekolalinin üstesinden gelmek için çalışmalara başlanmalıdır. Bu çalışmalar her zaman vurguladığım gibi alan mezunu bir özel eğitimci tarafından yönetilmelidir.
Bu süreçte evde neler yapabileceğinizi listeleyelim:
- Israrla okulunuzda yapılandırılmamış doğal dille öğretim yöntemi yerine oldukça yapılandırılmış ve tamamen taklide dayalı bir öğretim yöntemi uygulanıyorsa evde taklit etme çalışmaları yaparken şunu uygulayın: Çocuğunuzdan "pır pır" sesini almak istiyorsanız "Pır pır de!" demek yerine, "Kuş pır pır der. Pır pır ederek uçar. Kuş uçarken nasıl ses çıkar?" gibi cümlenin içinden hedef sesi çekmesi gereken yönergelerle çalışabilirsiniz. Burada çocuğunuz cümlenin içinden hedef sesi çekip seslettiğinde bu işlevsel bir konuşma/tepki olur.
- Ama siz "Kuş nasıl uçar?" dediğiniz anda çocuğunuz "Kuş nasıl uçar?" diye tepki verirse bu tepkiyi görmezden gelerek doğru olan sesi model vermek önemlidir. "Kuş pır pır diye uçar evet. Aynen böyle, pır pır." gibi. Yine cümle kurmak mühimdir.
- Model olan cümlelerinizde istediğiniz ses ya da kelimeyi vurgulamak da önemlidir. "Köpek hav hav diyor." derken "hav hav" sesini yüksek sesle ya da farklı ses tonuyla söyleyebilirsiniz.
- Gün içerisinde ekolalik konuşmalarla dikkatinizi çekmeye ya da sizinle iletişim kurmaya çalışan çocuğunuzun davranışını görmezden gelerek de çalışabilirsiniz. Örneğin arkadaşınızla sohbet ederken sizinle aynı ses tonuyla, sizin söylediklerinizi söyleyerek arkadaşınızla sohbetinize katılmak isteyen çocuğunuzun, sizinle aynı olan sözlerini duymazdan gelerek ardından bu konuşmadan farklı olarak sorular sorup cevaplar bekleyebilirsiniz.
- Günlük söz kalıplarını aile içinde yoğun olarak kullanıp çocuğunuzun kullanması için ona yukarıda bahsettiğim gibi model olabilirsiniz. Bunun için resimli kartlar da kullanabilirsiniz. Bu kartları gösterip "Günaydın." diyerek çalışabilirsiniz. Çocuğunuz kartı görüp "Günaydın!" demeye başladıktan sonra kartları çekerek, yani artık göstermeyerek, çocuğunuzun uyanınca "Günaydın." demesini sağlayabilirsiniz. Bu "Günaydın!" işlevsel konuşmaya ilk adım olabilir.
- Yakın çevrenizde "Hadi baba de. Hadi ağaç de. Ağaç!" gibi yönergelere çocuğunuzun maruz kalmasını engelleyebilirsiniz. Bu en önemli etkendir. Engel olduğunuz her yönerge ekolaliyi biraz daha geriletir.
- Evde bunları uygulamanıza rağmen ve okuldaki özel eğitimciden gelen desteğe rağmen ekolalik konuşmalarda gerileme olmazsa mutlaka bir dil ve konuşma terapistine başvurmalısınız. Özellikle dil ve konuşma terapisti olması önemlidir. Odyoloji mezunlarının size dil ve konuşma terapisti olarak tanıtılmasına engel olarak muhatabınızın nereden mezun olduğunu öğrenip ona göre yardım almanız mühimdir. Bu danışma kararını özel eğitimcinizle beraber vermeniz gerektiğini de ihmal etmeyin.
Umarım eğitimcilerimiz ve velilerimiz için yeterli, yararlı ve geçerli bir yazı olmuştur. Görüş, öneri ve yorumlarınızı nihanatlan@gmail.com adresine gönderebilir, oradan bana ulaşabilirsiniz. Soru ve görüşlerinizi benim için çok değerli.
Şimdiden kolaylıklar diliyorum. İyi çalışmalar, sevgiler.
Velilerimizin okullarda, özel eğitim merkezlerinde öğretmenlerimizden sıkça duyduğu, bazen açıklanan bazense ne olduğu sorulmadıkça açıklamasını alamayacağımız bir duruma eğilelim bu yazımızda dedim. Hepimizin anlayabileceği, terimlerden ve ağır bir dilden olabildiğince arındırarak size sunmak istiyorum bu konuyu. Her zaman olduğu gibi bu yazımı da kopyalayarak okulunuzdaki velilerinize, komşularınıza, bu konuda bilgi sahibi olan yakınlarınıza gönderebilir, dağıtabilirsiniz. Bu beni oldukça mutlu eder. Bu blog bu yüzden var.
Ekolali nedir? Hangi özelliklere sahip bireylerde görülür? Evde ekolaliyi söndürmek ya da pekiştirmemek için neler yapılmalıdır? Ekolali çeşitleri nelerdir? Ekolaliye neler sebep olur? Bu soruların cevaplarını vermek istiyorum bu yazımda. Umarım başarılı olabilirim. Hadi başlayalım.
...
Temelinde "ekolali" kelimesi Yunanca "yankı" ve "anlamsız konuşma" kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir kelime. Burada kaynak vikipedia.
Şimdi ise hocalarımızın yazdığı kitaplardan derlediğimiz tanımları, harmanlayarak sunalım. Ekolali kısaca özel gereksinimli bireylerde görülen konuşma tekrarıdır. Ekolalik konuşmalar; duyulan ses, kelime, cümle, ritim veya şarkının aynı şekilde tekrar edilmesine dayanır. Sözel bir uyaranı olduğu gibi yansıtma da denilebilir.
Özellikle otizmli bireylerde görüldüğü üzerinde durulur ancak Tourette Sendromu, Rubinstein Taybi Sendromu ve afazide de bu tekrarlar görülmektedir. (Bir çocukta ekolali var diye "otizm" tanısı koymanın yersizliğine burada vurgu yapmak istiyorum. Sadece zihinsel engeli olan bir çocuk, yalnızca anne ve babasını ve belki de öğretmenin ilgisin çekmek için kelime tekrarları yapıyorsa bu bireye "Otizm gibi duruyor!" demek yerine doğru ve tarafsız gözlem yapılması daha doğrudur. Eğitimcilerinizden çocuğunuzun var olan ya da muhtemel tanısı için fikir almak yerine tanının özellikleri ile ilgili bilgi almanız daha etiktir. Bir eğitimci bir çocuğun otizmli ya da değil olduğuna fikir yürütemez ve sizinle paylaşamaz. Bunu talep ederek, bu ilkeyi benimseyen öğretmenlerimizi zor durumda bırakmamamız mühimdir. Bunları vurgulamadan parantezi kapatmamalıydım. Biraz uzatmış olabilirim ancak bu parantez mühim!) Görülmek zorunda değildir. Yani atipik otizm tanısı almış bir çocukta ekolali görülmeme ihtimali de vardır görülme ihtimali de vardır. Bu ihtimal anne-baba tutumu ve iletişimi, alınan dil eğitiminin niteliği ile yakından bağlantılıdır.
Ekolali "anında" ve "gecikmiş" olarak ikiye ayrılır. Anında ekolalide, birey duyduğu sesleri duyar duymaz aynen tekrar eder. Gecikmiş ekolalide ise bu tekrar duyulan seslerden çok sonra oluşur. Birkaç hafta önce dinlediği bir şarkıyı söyleyebilir ya da iki gün önce anne ve babasının evde yaptığı tartışmayı sınıfta yineleyebilir, hem de bireylerinden kendi ses tonuyla. Bu süre oldukça değişkendir.
Ekolalinin nedenlerine gelecek olursak; özellikle taklidi temel alan dil eğitimi, "Hadi kalem de! Hadi kırmızı de!" gibi ebeveyn uyarılarının yoğunluğu etkilidir. Ancak hiçbir neden yokken de oluşabilir. Son dönemde dil ve konuşma becerilerinin ediniminde ekolaliden yararlanılması gerektiği konulu çeşitli yabancı yazında makaleler kaleme alınmıştır. Ekolali sayesinde çocuğun hangi sesleri çıkarabildiği hangi sesleri sesletemediği konusunda fikir sahibi olarak bunlar üzerinde çalışılabilir. Ancak eninde sonunda ekolalinin söndürülmesi gerekmektedir. Bu avantajı fark etmek ve bilimsel etikle yaklaşmak mühimdir. Ancak ekolaliyi avantaja dönüştürmeyi bilmeyen eğitimciler için bu, söz konusu değildir. Ekolali söndürülmesi gereken bir problem davranış olarak görülmektedir ve söndürmenin eğitimini almamış kişilerce müdahale edilmesi uygun değildir. Burada mutlaka alan mezunu bir özel eğitimciden yardım alınması gerekmektedir. Sertifika programlarına giden hiçbir arkadaşımdan, bu konuya dair ayrıntılı bir bilgilendirme aldıklarını duymadım.
Ekolalik konuşma genellikle bilinçsiz eğitimciler tarafından "Çocuğunuz konuşuyor!" olarak gösterilmektedir. Ancak ekolalik konuşma, adı üzerinde işlevsel değildir. İşlevsel olmayan bir konuşma, konuşma olarak nitelendirilemez. Bu nedenle ekolalik konuşmaları not alıp, hangi seslerin sesletildiğini fark ederek ardından ekolalinin üstesinden gelmek için çalışmalara başlanmalıdır. Bu çalışmalar her zaman vurguladığım gibi alan mezunu bir özel eğitimci tarafından yönetilmelidir.
Bu süreçte evde neler yapabileceğinizi listeleyelim:
- Israrla okulunuzda yapılandırılmamış doğal dille öğretim yöntemi yerine oldukça yapılandırılmış ve tamamen taklide dayalı bir öğretim yöntemi uygulanıyorsa evde taklit etme çalışmaları yaparken şunu uygulayın: Çocuğunuzdan "pır pır" sesini almak istiyorsanız "Pır pır de!" demek yerine, "Kuş pır pır der. Pır pır ederek uçar. Kuş uçarken nasıl ses çıkar?" gibi cümlenin içinden hedef sesi çekmesi gereken yönergelerle çalışabilirsiniz. Burada çocuğunuz cümlenin içinden hedef sesi çekip seslettiğinde bu işlevsel bir konuşma/tepki olur.
- Ama siz "Kuş nasıl uçar?" dediğiniz anda çocuğunuz "Kuş nasıl uçar?" diye tepki verirse bu tepkiyi görmezden gelerek doğru olan sesi model vermek önemlidir. "Kuş pır pır diye uçar evet. Aynen böyle, pır pır." gibi. Yine cümle kurmak mühimdir.
- Model olan cümlelerinizde istediğiniz ses ya da kelimeyi vurgulamak da önemlidir. "Köpek hav hav diyor." derken "hav hav" sesini yüksek sesle ya da farklı ses tonuyla söyleyebilirsiniz.
- Gün içerisinde ekolalik konuşmalarla dikkatinizi çekmeye ya da sizinle iletişim kurmaya çalışan çocuğunuzun davranışını görmezden gelerek de çalışabilirsiniz. Örneğin arkadaşınızla sohbet ederken sizinle aynı ses tonuyla, sizin söylediklerinizi söyleyerek arkadaşınızla sohbetinize katılmak isteyen çocuğunuzun, sizinle aynı olan sözlerini duymazdan gelerek ardından bu konuşmadan farklı olarak sorular sorup cevaplar bekleyebilirsiniz.
- Günlük söz kalıplarını aile içinde yoğun olarak kullanıp çocuğunuzun kullanması için ona yukarıda bahsettiğim gibi model olabilirsiniz. Bunun için resimli kartlar da kullanabilirsiniz. Bu kartları gösterip "Günaydın." diyerek çalışabilirsiniz. Çocuğunuz kartı görüp "Günaydın!" demeye başladıktan sonra kartları çekerek, yani artık göstermeyerek, çocuğunuzun uyanınca "Günaydın." demesini sağlayabilirsiniz. Bu "Günaydın!" işlevsel konuşmaya ilk adım olabilir.
- Yakın çevrenizde "Hadi baba de. Hadi ağaç de. Ağaç!" gibi yönergelere çocuğunuzun maruz kalmasını engelleyebilirsiniz. Bu en önemli etkendir. Engel olduğunuz her yönerge ekolaliyi biraz daha geriletir.
- Evde bunları uygulamanıza rağmen ve okuldaki özel eğitimciden gelen desteğe rağmen ekolalik konuşmalarda gerileme olmazsa mutlaka bir dil ve konuşma terapistine başvurmalısınız. Özellikle dil ve konuşma terapisti olması önemlidir. Odyoloji mezunlarının size dil ve konuşma terapisti olarak tanıtılmasına engel olarak muhatabınızın nereden mezun olduğunu öğrenip ona göre yardım almanız mühimdir. Bu danışma kararını özel eğitimcinizle beraber vermeniz gerektiğini de ihmal etmeyin.
Umarım eğitimcilerimiz ve velilerimiz için yeterli, yararlı ve geçerli bir yazı olmuştur. Görüş, öneri ve yorumlarınızı nihanatlan@gmail.com adresine gönderebilir, oradan bana ulaşabilirsiniz. Soru ve görüşlerinizi benim için çok değerli.
Şimdiden kolaylıklar diliyorum. İyi çalışmalar, sevgiler.
Velilerimizin okullarda, özel eğitim merkezlerinde öğretmenlerimizden sıkça duyduğu, bazen açıklanan bazense ne olduğu sorulmadıkça açıklamasını alamayacağımız bir duruma eğilelim bu yazımızda dedim. Hepimizin anlayabileceği, terimlerden ve ağır bir dilden olabildiğince arındırarak size sunmak istiyorum bu konuyu. Her zaman olduğu gibi bu yazımı da kopyalayarak okulunuzdaki velilerinize, komşularınıza, bu konuda bilgi sahibi olan yakınlarınıza gönderebilir, dağıtabilirsiniz. Bu beni oldukça mutlu eder. Bu blog bu yüzden var.
Ekolali nedir? Hangi özelliklere sahip bireylerde görülür? Evde ekolaliyi söndürmek ya da pekiştirmemek için neler yapılmalıdır? Ekolali çeşitleri nelerdir? Ekolaliye neler sebep olur? Bu soruların cevaplarını vermek istiyorum bu yazımda. Umarım başarılı olabilirim. Hadi başlayalım.
...
Temelinde "ekolali" kelimesi Yunanca "yankı" ve "anlamsız konuşma" kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir kelime. Burada kaynak vikipedia.
Şimdi ise hocalarımızın yazdığı kitaplardan derlediğimiz tanımları, harmanlayarak sunalım. Ekolali kısaca özel gereksinimli bireylerde görülen konuşma tekrarıdır. Ekolalik konuşmalar; duyulan ses, kelime, cümle, ritim veya şarkının aynı şekilde tekrar edilmesine dayanır. Sözel bir uyaranı olduğu gibi yansıtma da denilebilir.
Özellikle otizmli bireylerde görüldüğü üzerinde durulur ancak Tourette Sendromu, Rubinstein Taybi Sendromu ve afazide de bu tekrarlar görülmektedir. (Bir çocukta ekolali var diye "otizm" tanısı koymanın yersizliğine burada vurgu yapmak istiyorum. Sadece zihinsel engeli olan bir çocuk, yalnızca anne ve babasını ve belki de öğretmenin ilgisin çekmek için kelime tekrarları yapıyorsa bu bireye "Otizm gibi duruyor!" demek yerine doğru ve tarafsız gözlem yapılması daha doğrudur. Eğitimcilerinizden çocuğunuzun var olan ya da muhtemel tanısı için fikir almak yerine tanının özellikleri ile ilgili bilgi almanız daha etiktir. Bir eğitimci bir çocuğun otizmli ya da değil olduğuna fikir yürütemez ve sizinle paylaşamaz. Bunu talep ederek, bu ilkeyi benimseyen öğretmenlerimizi zor durumda bırakmamamız mühimdir. Bunları vurgulamadan parantezi kapatmamalıydım. Biraz uzatmış olabilirim ancak bu parantez mühim!) Görülmek zorunda değildir. Yani atipik otizm tanısı almış bir çocukta ekolali görülmeme ihtimali de vardır görülme ihtimali de vardır. Bu ihtimal anne-baba tutumu ve iletişimi, alınan dil eğitiminin niteliği ile yakından bağlantılıdır.
Ekolali "anında" ve "gecikmiş" olarak ikiye ayrılır. Anında ekolalide, birey duyduğu sesleri duyar duymaz aynen tekrar eder. Gecikmiş ekolalide ise bu tekrar duyulan seslerden çok sonra oluşur. Birkaç hafta önce dinlediği bir şarkıyı söyleyebilir ya da iki gün önce anne ve babasının evde yaptığı tartışmayı sınıfta yineleyebilir, hem de bireylerinden kendi ses tonuyla. Bu süre oldukça değişkendir.
Ekolalinin nedenlerine gelecek olursak; özellikle taklidi temel alan dil eğitimi, "Hadi kalem de! Hadi kırmızı de!" gibi ebeveyn uyarılarının yoğunluğu etkilidir. Ancak hiçbir neden yokken de oluşabilir. Son dönemde dil ve konuşma becerilerinin ediniminde ekolaliden yararlanılması gerektiği konulu çeşitli yabancı yazında makaleler kaleme alınmıştır. Ekolali sayesinde çocuğun hangi sesleri çıkarabildiği hangi sesleri sesletemediği konusunda fikir sahibi olarak bunlar üzerinde çalışılabilir. Ancak eninde sonunda ekolalinin söndürülmesi gerekmektedir. Bu avantajı fark etmek ve bilimsel etikle yaklaşmak mühimdir. Ancak ekolaliyi avantaja dönüştürmeyi bilmeyen eğitimciler için bu, söz konusu değildir. Ekolali söndürülmesi gereken bir problem davranış olarak görülmektedir ve söndürmenin eğitimini almamış kişilerce müdahale edilmesi uygun değildir. Burada mutlaka alan mezunu bir özel eğitimciden yardım alınması gerekmektedir. Sertifika programlarına giden hiçbir arkadaşımdan, bu konuya dair ayrıntılı bir bilgilendirme aldıklarını duymadım.
Ekolalik konuşma genellikle bilinçsiz eğitimciler tarafından "Çocuğunuz konuşuyor!" olarak gösterilmektedir. Ancak ekolalik konuşma, adı üzerinde işlevsel değildir. İşlevsel olmayan bir konuşma, konuşma olarak nitelendirilemez. Bu nedenle ekolalik konuşmaları not alıp, hangi seslerin sesletildiğini fark ederek ardından ekolalinin üstesinden gelmek için çalışmalara başlanmalıdır. Bu çalışmalar her zaman vurguladığım gibi alan mezunu bir özel eğitimci tarafından yönetilmelidir.
Bu süreçte evde neler yapabileceğinizi listeleyelim:
- Israrla okulunuzda yapılandırılmamış doğal dille öğretim yöntemi yerine oldukça yapılandırılmış ve tamamen taklide dayalı bir öğretim yöntemi uygulanıyorsa evde taklit etme çalışmaları yaparken şunu uygulayın: Çocuğunuzdan "pır pır" sesini almak istiyorsanız "Pır pır de!" demek yerine, "Kuş pır pır der. Pır pır ederek uçar. Kuş uçarken nasıl ses çıkar?" gibi cümlenin içinden hedef sesi çekmesi gereken yönergelerle çalışabilirsiniz. Burada çocuğunuz cümlenin içinden hedef sesi çekip seslettiğinde bu işlevsel bir konuşma/tepki olur.
- Ama siz "Kuş nasıl uçar?" dediğiniz anda çocuğunuz "Kuş nasıl uçar?" diye tepki verirse bu tepkiyi görmezden gelerek doğru olan sesi model vermek önemlidir. "Kuş pır pır diye uçar evet. Aynen böyle, pır pır." gibi. Yine cümle kurmak mühimdir.
- Model olan cümlelerinizde istediğiniz ses ya da kelimeyi vurgulamak da önemlidir. "Köpek hav hav diyor." derken "hav hav" sesini yüksek sesle ya da farklı ses tonuyla söyleyebilirsiniz.
- Gün içerisinde ekolalik konuşmalarla dikkatinizi çekmeye ya da sizinle iletişim kurmaya çalışan çocuğunuzun davranışını görmezden gelerek de çalışabilirsiniz. Örneğin arkadaşınızla sohbet ederken sizinle aynı ses tonuyla, sizin söylediklerinizi söyleyerek arkadaşınızla sohbetinize katılmak isteyen çocuğunuzun, sizinle aynı olan sözlerini duymazdan gelerek ardından bu konuşmadan farklı olarak sorular sorup cevaplar bekleyebilirsiniz.
- Günlük söz kalıplarını aile içinde yoğun olarak kullanıp çocuğunuzun kullanması için ona yukarıda bahsettiğim gibi model olabilirsiniz. Bunun için resimli kartlar da kullanabilirsiniz. Bu kartları gösterip "Günaydın." diyerek çalışabilirsiniz. Çocuğunuz kartı görüp "Günaydın!" demeye başladıktan sonra kartları çekerek, yani artık göstermeyerek, çocuğunuzun uyanınca "Günaydın." demesini sağlayabilirsiniz. Bu "Günaydın!" işlevsel konuşmaya ilk adım olabilir.
- Yakın çevrenizde "Hadi baba de. Hadi ağaç de. Ağaç!" gibi yönergelere çocuğunuzun maruz kalmasını engelleyebilirsiniz. Bu en önemli etkendir. Engel olduğunuz her yönerge ekolaliyi biraz daha geriletir.
- Evde bunları uygulamanıza rağmen ve okuldaki özel eğitimciden gelen desteğe rağmen ekolalik konuşmalarda gerileme olmazsa mutlaka bir dil ve konuşma terapistine başvurmalısınız. Özellikle dil ve konuşma terapisti olması önemlidir. Odyoloji mezunlarının size dil ve konuşma terapisti olarak tanıtılmasına engel olarak muhatabınızın nereden mezun olduğunu öğrenip ona göre yardım almanız mühimdir. Bu danışma kararını özel eğitimcinizle beraber vermeniz gerektiğini de ihmal etmeyin.
Umarım eğitimcilerimiz ve velilerimiz için yeterli, yararlı ve geçerli bir yazı olmuştur. Görüş, öneri ve yorumlarınızı nihanatlan@gmail.com adresine gönderebilir, oradan bana ulaşabilirsiniz. Soru ve görüşlerinizi benim için çok değerli.
Şimdiden kolaylıklar diliyorum. İyi çalışmalar, sevgiler.
Yorumlar
Yorum Gönder